Advertisement

Evlilik bir sözleşmedir ama boşanma bir mahkeme kararıdır. Sözleşmelere muvazaalı (danışıklı) diyebilirsiniz ama boşanma kararına muvazaalı diyemezsiniz. Ayrıca 5510 Sayılı Kanun, eski 5434 Sayılı Kanun'dan aylık alanlara uygulanamaz

2005 yıllında annem ve babam ayrıldılar ama aralarında şiddetli bir geçimsizlik yoktu. Babam bu süre zarfında halamlarda ve başka akrabalarımızda kaldı ama haftanın 2-3 günü de bize geldi. İkametgâhı halamda gözüküyor. Bu arada, annemin talebiyle, vefat eden babasından dul ve yetim aylığı bağlandı. Birlikte | yaşadıkları tespit edildiği için 2008'den itibaren alman maaşlar geri istenmekte. 2010'daki yazınızda "Emekli Sandığı'ndan alınan yetim aylığı kesilmez" diyorsunuz ama kestiler.  (İsmi saklı)
En başta belirtelim, muvazaalı boşanma diye bir şey hukuken mümkün değildir. Zira, evlilik bir sözleşmedir ama boşanma bir mahkeme kararıdır. Mahkeme kararlarına da muvazaalı diyemeyiz. Muvazaa, sadece sözleşmelerin konusu olabilir. Sayın okurum, "Sosyal Güvenlik Reformu" da denilen ve 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 56'ncı maddesinin son fıkrasında, "...Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir" denildiğinden dul aylığı alan kadınların aylığı ancak resmi nikâh yaparlarsa kesilir.

MEMURSA KESİLMEZ
SSK veya Bağ-Kur'lu olan ana-babalarından yetim aylığı alan kızlar, sadece eski kocalarıyla beraber yaşamaya devam ediyorsa aylığı kesilir ama başka bir erkekle aynı evde yaşasa aylığı kesilmez. Ancak ana-baba memur ise bu durumda kadın boşandığı eşiyle aynı evde yaşasa bile yetim aylığı kesilmez.
5510 Sayılı Kanun'un 5434 Sayılı Kanun'a ilişkin geçiş hükümleri başlıklı geçici 4. maddesinin 4. fıkrası şu şekildedir: "Bu kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 Sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır." Yetim aylığını alan annenizin aldığı aylık Emekli Sandığı olduğundan hakkında 5510 Sayılı Kanun'un 56. maddesinin uygulanamayacağı ortadadır ama SGK bu yasayı falan takmaz, keser. Öte yandan aynı kadın, eski kocasıyla değil ama bir başka erkekle aynı evde yaşamaya devam ederse aylığın kesilme riski yoktur. Kanun sadece boşandığı eşiyle yaşaması halinde yetim aylığının kesilmesini öngörmektedir. Siz de şimdi konuyu mahkemeye taşıyınız.

 

KONU, ANAYASA MAHKEMESİ'NDE

Kısaca değindiğimiz, eşlerinden boşandıkları halde eski kocalarıyla birlikte yaşadıkları tespit edilenlerin Sosyal Güvenlik Kurumu'nca (SGK) bağlanan gelir ve aylıklarının kesilmesine ilişkin düzenleme Anayasa Mahkemesi'ne taşındı.
Zonguldak 1. İş Mahkemesi, madde içeriğinin Anayasa'nın sosyal hukuk devletini içeren "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2, "Devletin temel amaç ve görevleri" başlıklı 5, "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10, "Temel hak ve hürriyetlerin niteliği" başlıklı 12, "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" başlıklı 17 ve "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddelerine aykırı olduğu kanaatine varması üzerine itirazı ciddi bularak konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşımıştır.

 

Emeklilikte yaşa takılanlar ümidinizi kaybetmeyin
Ali Bey, emeklilikte yaşa takılanlar olarak seçime kadar sonuç alır mıyız? (İsmi saklı)
Sayın okurum, ben de sizler gibi emeklilikte yaşı bekleyenlerdenim. 1999 yılında nasıl emeklilikte yaş kuralı getirilmişse aynı şekilde TBMM'den çıkacak bir kararla da ortadan kaldırılabilir. Konuyla ilgili güzel bir fıkra var. "Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Kurbağalar da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkacağına inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş:
'Zavallılar, hiçbir zaman başaramayacaklar!..'
Yarışan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla, yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırıyorlarmış:
'Zavallılar...'
Sonunda bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve yarışı bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayretle, mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler.
Bir kurbağa ona yaklaşıp sormuş, 'Bu işi nasıl başardın' diye. O anda farkına varmışlar ki, kuleye çıkan kurbağa sağırmış!"
Bu sebeple, olumsuz düşünen insanları duymayın, onlar kalbinizdeki ümitleri çalarlar!