Advertisement

Avrupa'nın sayısı giderek artan ve derinleşen ekonomik sorunlarına kalıcı çözümler üretebileceğine yönelik beklentiler giderek azalıyor. Avrupalı liderlerin bugüne kadar gösterdikleri kötü performans olumsuz beklentileri körüklüyor. O halde, Avrupa Birliği ya da Euro çökecek mi?
Avrupa Birliği'nin tarihine baktığınızda hâlâ bir umut ışığı var. Avrupa zor kararları hep son dakikada sistem çökmek üzereyken vererek bugünlere gelmiş. Avrupa ülkelerinin entegrasyonunda gelinen düzey artık devam ettirilemez noktaya gelindiğinde, entegrasyon hızlandırılıp derinleştirilmiş. Doğal olarak insan "yine böyle bir şey yaparlar mı?" diye düşünmekten kendini alamıyor.

SORUNLAR HEP AŞILDI
İkinci Dünya Savaşı sonrası birkaç ülkenin katılımıyla oluşturulan Avrupa Demir Çelik Birliği tüm çabalara rağmen demir-çelikte ortak bir pazarın oluşmasını sağlayamadı. Ulusal çıkarlar hep öne çıktı. Sistem tıkandı. Avrupalılar yılmadılar. Demir-çelikte çalıştıramadıkları ortak pazarı daha fazla ülkenin katılımıyla tüm mallara yayma kararı aldılar. Avrupa Ortak Pazarı oluşturuldu. Türkiye de devreye o dönemde girdi.
Ortak Pazar içinde kısıtlı sayıda ülkeler arasında mallar ve emek serbestçe dolaşmaya başladı, ama bu ülkelerin paralarının birbirlerine göre değerindeki oynaklıklar özellikle 1970'lerde ekonomileri tehdit etmeye başladı. Ortak Pazar çatırdamaya başladı. Ülkeler tek taraflı olarak birbirlerine gümrük vergisi ve diğer gümrük kısıtlamaları getirmeye başladılar. Ulusal çıkarlar yeniden öne çıktı.
"Avrupa Ortak Pazarı dağılıyor mu?" derken yine bir grup Avrupa ülkesi bu kez paralarının birbirlerine göre değeri belli bir bant içinde oynayabileceği yönünde bir karar aldı. Bu yolla aşırı kur değişmeleri törpülenmişti. Ortak Pazar kurtarılmıştı. Daha da ileri giderek parasal birliğin tohumu atılmıştı.
Kurlara getirilen bant yaklaşımı da bir süre sonra sıkıntı yaratmaya başladı. Farklı yapıdaki ülkelerin önceden kararlaştırılmış bant içinde paralarının değerini dalgalandırmaları güçleşti. Sistem çökme aşamasına gelmişken tam parasal birliğe gidilme kararı verildi: Euro yaratıldı. Maliye (fiskal) birliği olmadan parasal birliğin sıkıntılı olacağını Avrupalılar da biliyordu. Ama, o aşamada Avrupa Birliğini kurtarmak için parasal birliğe geçmek, parasal birliğin çalışması için maliye birliğinin oluşmasını beklemekten çok daha önemliydi. Sorunlar şimdiye kadar hep daha büyük sorun yaratma riski oluşturularak aşıldı.

MALİYE BİRLİĞİNE GEÇİŞ
Şimdi, maliye birliği ile desteklenmeyen parasal birlik sıkıntı yaratıyor. Maliye birliğini sağlamak elbette zaman alacak. Avrupa'nın Birliği korumaya yönelik olarak o kadar uzun zamanı yok. Beklenen şu: Tam maliye birliği oluşmadan, sanki maliye birliği oluşmuş gibi Avrupa Birliği'nin arkasında durduğu ülke borçlanmalarına geçmek. Bu elbette riskli bir yaklaşım. Maliye birliği tam olarak sağlanmadığında, tüm yük Avrupa'nın büyük ülkelerinin sırtına binecek. Ama, maliye birliğine giden yolda ödün vermeden çalışılırsa, bugünkü sorunların büyük bir bölümü kalıcı olarak çözülmüş olacak.
Sistem çökmek üzere olduğunda, Avrupa sistemi bir adım daha öteye götürerek buraya geldi. Bundan sonra da aynı yaklaşımı gösterebilir. Gösterebilmesi için düşünülen tüm seçeneklerin denenmesi gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Winston Churchill Amerikalılar için "tüm seçenekler tükendiğinde sonra doğru yolu bulurlar" demişti. Son 60 yıllık Avrupa ekonomisi tarihine bakınca, bu söz galiba Avrupalılara daha iyi uyuyor.