Advertisement

Merkez bankalarının bir politika faizi vardır. Bu faiz para politikasının duruşu hakkında ekonomik birimlere bir fikir verir. Para politikası duruşunun değişmesi politika faizinin değiştirilmesi yoluyla olur. Merkez bankaları bu yolla ekonomik birimlerin enflasyon beklentilerini yönlendirmeye çalışırlar.
Bizde sap ile saman karışmış durumda. Para politikasının sıkılaştırıldığı söylendiğinde, politika faizi olarak tanımlanan faizde bir değişiklik yok. Para politikası duruşunun değiştiğini gecelik vadede Merkez Bankası'nın piyasaya verdiği borcun faizinin artmasından anlıyoruz. Merkez Bankası birçok faiz ve vadede piyasaya borç verince, para politikası duruşunu hangi faiz ve vadedeki işlemlerin gösterdiği belli olmuyor.

POLİTİKA BÜTÜNLÜĞÜ
Merkez Bankası'nın bir hafta vadeli borç vermesindeki faiz yerine gecelik vadede verdiği borçların faizini politika faizi olarak belirlemesinde hiçbir sakınca yok. Geçmişte politika faizi zaten gecelik borç verme faiziydi. Merkez Bankası bir hafta vadeli verdiği borçların faizinin politika faizi olmasını daha uygun görmüştü.
Sorun, hangi faizin politika faizi olacağı değil, politika faizi olabilecek birçok faiz düzeyinde aynı anda işlemlerin gerçekleşmesi ve bu faizler arasında hiçbir ilişkinin olmaması. Para politikası sıkılaştırılıyorsa, gecelik faizin artması gayet normal. Ama, bir haftalık faizin değişmemesi açıklamaya muhtaç. Merkez Bankası para politikasını bir haftalığına sıkılaştırmadığına göre, iki faiz arasındaki ilişkinin kopması para politikasının bütünlüğünü bozar. Şimdi böyle bir dönemi yoğun bir biçimde yaşıyoruz.
Bir haftalık vadede Merkez Bankası'ndan borç istenen miktar birdenbire arttı. Merkez Bankası herhangi bir günde bir haftalık ya da daha fazla vadede ve sabit faizle (şimdilik politika faizi durumunda) ne kadar borç vereceğini ilan ediyor. O faiz ve vadede bankalar ne kadar borçlanmak istediklerini bildiriyorlar. Talep ile karşılama arasındaki oran eskiden 1.3 ya da 1.4 gibiyken, şimdi 3-4 katına çıktığı günler oluyor. Çünkü, bankalar açısından gecelik vadede artan faizler nedeniyle bir hafta ve daha uzun vadede borçlanmak çok daha ucuz.
Talep çok geldi diye Merkez Bankası bir haftalık vadede daha çok borç vermiyor. Aksine, bankaları gecelik vadede borçlanmaya zorluyor. O halde, bir hafta vadeli ucuz borçlanma penceresinden yararlanan şanslı bankalar hangileri? Hangi kritere göre Merkez Bankası vermeyi planladığı parayı bankalar arasında dağıtıyor?

SİNYAL TEK VE TUTARLI OLMALI
Merkez bankalarının hangi banka ile ne kadar işlem yaptığını kamuoyu ile paylaşması olağan da değildir, doğru da değildir. Çünkü, bu çeşit bilgiler kamuoyunun bankalar hakkında yanlış bilgiye sahip olmalarına neden olur. Dolayısıyla, olağan olan, merkez bankalarının hangi banka ile ne kadar işlem yaptığını açıklaması değil, yaptığı işlemlerde uygulanacak kuralların şeffaflığıdır.
Devir değişiyor. Merkez bankalarının üzerinde yaptıkları işlemleri açıklamaları yönünde de çeşitli baskılar oluşuyor. Örneğin, 1994 ve 2001 yıllarında Merkez Bankası'nın bankalara ne kadar döviz sattığı banka bazında açıklanmıştı. Yanlış olmuştu. Açıklama yönündeki baskı satılan döviz miktarının yüksekliğinden kaynaklanmıştı. Aynı şekilde, Bloomberg News'un açtığı dava sonucunda mahkeme kararı ile Amerikan Merkez Bankası 2008 yılının sonbaharında bankalara ne kadar likidite verdiğini banka bazında açıklamak durumunda kaldı. Sorun yine verilen likiditenin yüksekliğinden kaynaklanmıştı.
Şimdi de, Merkez Bankası ucuz olan bir haftalık ya da daha uzun vadede ne kadar borç verdiğini banka bazında açıklamak zorunda kalmamalı. Kalırsa, verdiği borcun yüksekliğinden değil, düşüklüğünden şimşekleri üzerine çekecek. Kurallar şeffaf olursa, para politikasının duruşu hakkında kafalar karışmazsa, bu çeşit baskılar da azalır. Para politikası duruşunun tek sinyali olur.