Advertisement

“Para”, arkasında hiçbir değer olmayan, ama ekonomik birimlerin birbirleri arasındaki ilişkide diğerleri tarafından da kabul edileceği beklentisiyle kabul gören bir değişim aracı, bir değer birimi ve bir servet saklama aracı. Sattığı ekmek karşılığında aldığı parayla bakkaldan bir sakız alamayan fırıncı ekmeğini o para karşılığında satmaz. Fırıncının beklentisi bakkalın da o parayı kabul edeceğidir. Tamamen beklenti üzerine yaratılmış bir değişim ve servet saklama aracıyla bir değer birimi görevi gören “paranın itibarı” o parayı yaratanın itibarıyla yakından ilgilidir. Parayı yaratanın itibarında ve uyguladığı politikalara olan güvende bir erozyon yaşandığında paranın da itibarı zedelenir, güvenilirliği azalır. Paranın mal ve hizmetler karşısındaki değeri ile daha itibarlı başkalarının aynı bazda yarattığı paralar karşısındaki değeri düşer. Yani, enflasyon yaratılmış olur, para diğer paralar karşısında değer yitirir. En uç noktada, yaratılan para ekonomik birimler gözünde kabul edilmez hale gelir.

İTİBARLI PARA İÇİN
İtibarlı para nasıl yaratılır? Paranın tarihi bize bu konuda her açıdan birçok ders sunuyor. Yüzyıllar boyunca devletlerin paraya yaptığı muameleleri ve sonuçlarını bir araya getirdiğimizde şu özete varmak mümkün: Para politikası, yani paranın dolaşımına yönelik uygulanan politikalar itibarlı bir para yaratabilmek için İngilizce terimlerin baş harflerinden oluşan 6-C ilkesine bağlı kalmalı. Birinci C: Credible – İtibarlı: Para politikasının itibarı olmalı. Para otoritesi tarafından alınan kararların arzulanan sonuçları doğuracağı ve paranın mal ve hizmetler karşısındaki değerinin korunacağına ekonomik birimler inanmalı. Dönemsel dalgalanmalarda para otoritesinin zamanında ve yeterli tepkiyi vereceğine ekonomik birimler güvenmeli. Bir anlamda, bir başka “C” de burada var: Confidence – Güven. İkinci C: Consistent – İstikrarlı: Para politikasının çizgisi değişmemelidir. Duruma göre kendini yeniden konumlandıran bir para politikası ekonomik birimleri şaşırtır. Paranın mal ve hizmetler karşısındaki değerinin korunacağına yönelik beklentiler bozulur. Üçüncü C: Coherent – Tutarlı: Para politikasına yönelik kararlar kendi içinde ve amacıyla tutarlı olmak zorunda. Alınan bir karar belli bir amacı gerçekleştirmeye çalışırken aynı çerçevede bir başka uygulama o amacı hiçe sayan bir etki yaratmamalıdır. Dördüncü C: Comprehensive – Bütüncül: Para politikası, mikro değil, makro ekonomi politikasıdır. Mikro sorunları değil, makro sorunları konu edinmelidir. Mikro sorunları çözmeye yönelik olarak makro resmi feda etmemelidir. Beşinci C: Comprehensible – Anlaşılabilir: Para politikası anlaşılabilir olmalıdır. Ekonomik birimler para politikası kararlarıyla ne yapılmak istendiğini ne denli karmaşık olursa olsun anlayabilmelidirler. Anlaşılamayan politikaların ekonomik birimlerin beklentilerinin yönetilmesi yoluyla arzulanan sonuçları verebilmeleri olanaksızdır. Altıncı C: Continuous – Devamlı: Para politikasının devamlılığı olmalıdır. Zikzaklar çizmemelidir. Sert dönüşlerden kaçınmalıdır. Para otoritesinin hukuki yapısı sert dönüşlere izin vermemelidir. Kısacası, bir para otoritesi her gördüğüne tepki veren bir ticari bankanın portföy yöneticisi gibi hareket edemez.

UZAKLAŞIYORUZ
Bu ilkeler birbirinden tamamen bağımsız değil. Aksine, biri diğerlerini tamamlayıcı nitelikte. Örneğin, istikrarlı olmayan, tutarsız, bütüncül olmayan, anlaşılamayan ve devamlılığı sorgulanan bir para politikasının itibarlı olabileceğini düşünemeyiz. Aynı şekilde, istikrarlı olmayan bir para politikasının devamlılığından da söz edemeyiz. Anlaşılamayan para politikası uygulamalarının ekonomik birimlerin beklentilerini yönlendirebilmesini umarak istikrarlı ve tutarlı olduklarını savunamayız. 6-C ilkesi açıdan baktığımızda Türkiye’de para politikası uygulamalarının son dönemde birçok soru işareti taşıdığını görüyoruz. Mali piyasalardaki rahatsızlıkların önemli bir nedeni olarak 6-C’nin en azından bazılarından giderek uzaklaşılmasını gösterebiliriz.