Advertisement

Grafikte Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonunun 31 Aralık 2010 gününden 5 Ocak 2012 gününe kadar günlük bazda gelişimi veriliyor. Net döviz pozisyonu hızlı bir iniş içinde. Merkez Bankası geçmişte para basarak satın aldığı dövizleri geri satıyor. Satıp da, eskiden o dövizleri almak için bastığı parayı geri mi çekiyor? Hayır. Aksine, bir eliyle piyasaya TL veriyor, diğer eliyle piyasaya verdiği TL’yi döviz satarak geri alıyor. Emme basma tulumba çalışıyor. Piyasada faizler çok fazla oynamıyor. Döviz kurları da çok düşmüyor.
Merkez Bankası’nın döviz pozisyonunu azaltması ekonomide Merkez Bankası dışındaki döviz arzının toplam döviz talebinden az olduğu anlamına gelir. Dövizde talep fazlası cari işlemler açığı gibi reel ekonomik dengelerden kaynaklanabileceği gibi, döviz üzerinden para kazanmaya yönelik spekülatif talebin şişmesinden de kaynaklanabilir. Reel döviz talebini karşılamak geçici olmak zorundadır. Dengelerin değişmesine izin verilir, ekonomi küçülür, cari işlemeler açığı düşer, hatta kapanabilir. Mücadele edilmesi en zor döviz talep fazlası spekülatif nitelikte olandır. Şimdi, spekülatif döviz talebinin şişmeye başladığı bir sürece girdik gibi görünüyor.

DÖVİZ VARLIKLARI ERİYOR
Merkez bankaları iki yoldan döviz varlığı oluşturur. Birinci ve en sağlam yol merkez bankalarının kendi bastığı parayla piyasadan döviz alarak döviz varlığı yaratmasıdır. İkinci yol yasanın kendine verdiği yetki ile merkez bankalarının ticari bankaların kendilerine döviz mevduatı yapmaya zorlaması yoluyla olabilir. Örneğin, dövizde munzam karşılık uygulaması ve likidite kuralları ticari bankaların merkez bankalarında döviz mevduatı tutmaya zorlar. Kısacası, merkez bankaları yükümlülük yaratarak da döviz varlıkları biriktirebilir.

Net döviz pozisyonu döviz varlıkları ile döviz yükümlülükleri arasındaki farktır. Merkez bankalarının kendi bastığı para ile satın aldığı döviz miktarını gösterir. Grafik Merkez Bankası’nın kendi bastığı para ile satın aldığı döviz miktarının özellikle ağustos ayından sonra hızla düşmekte olduğunu gösteriyor. Ağustos ayı ortalarında 56 milyar doların üzerinde olan Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonu 5 Ocak 2012 tarihi itibarıyla 40.4 milyar dolara indi.

KAZANMAK İÇİN DEĞİL CAYDIRMAK İÇİN
Bizim gibi ekonomilerde merkez bankalarının döviz varlıkları, aslında piyasa ile çıkabilecek bir savaşta kullanılabilecek cephane değil, savaşın çıkmasını caydırabilecek bir büyüklüktür. O nedenle hiçbir merkez bankası döviz varlıklarına güvenerek para politikası uygulamaz. Merkez bankaları açısından, kendi basmadığı para üzerinden efelik etmek, savaş çıktığında, savaşı kaybetme olasılığını artıran bir stratejidir.
Döviz varlıkları azaldıkça, döviz varlıklarının kullanılmasına dayanan para politikasının etkinliğinin de düşeceği bilinir. Spekülatif döviz talebi kabarmaya başlar. Bir anlamda, piyasa böyle bir strateji izleyen bir merkez bankasını köşeye sıkıştırma eğilimine girer. Para otoritesi köşeye sıkıştıkça, döviz spekülasyonundan kazanç elde etme olasılığı artar. Türkiye bu çeşit deneyimleri defalarca yaşadı.
Bugünkü şartlar devam ettiği takdirde, Merkez Bankası’nın önünde iki seçenek var: Ya döviz kurlarının fırlamasına ya da faizlerin fırlamasına izin verecek. İçinde yaşanan şartlarda ikisine de izin vermediği zaman, Merkez Bankası döviz varlıklarını hızla kaybetmeye devam eder. Sonunda, seçeneklerin en kötüsü ile karşı karşıya kalır: Hem döviz kurları hem de faizler fırlar.