Advertisement

Son yaşanan kriz temelde gelişmiş ülkelerin ekonomik kriziydi. Kısa sürede tüm dünyayı etkiledi. Şimdi, yeniden gelişmiş ülkelerin krizi olarak devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde krizi tetikleyen finans sektörüydü. Finans sektörü reel sektörü çökertti. Sonuçta, artan işsizlik, düşen milli gelir ve kilitlenen finans sektörü ile dört dörtlük bir kriz yaşandı.
1930'lu yılların deneyimlerinin de katkısıyla gelişmiş ülkeler krize para politikalarını gevşeterek tepki verdi. Avrupa'da daha kısıtlı olmakla beraber, Avrupa ve Amerika'da para politikası olabildiğince gevşetildi. Hâlâ da gevşek kalmaya devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde para politikasının daha da gevşetilmesi gündemde.
Krizden daha fazla küresel talep kesintisi yoluyla dolaylı bir biçimde etkilenen birçok gelişmekte olan ülkede politika tepkisi farklı oldu. Türkiye, Endonezya ve Güney Afrika gibi ülkeler 2010 yılına kadar para politikasında aşırı bir ek gevşemeye gitmezken, Brezilya'da para politikası göreli olarak daha hızlı gevşetildi.

 

FED VE ECB REKOR KIRIYOR
Özellikle krizin başlarında gelişmiş ülkelerde para politikasının gevşetilmesinin önemli bir nedeni finans sektörünü batmaktan kurtarmaktı. Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde böyle bir risk söz konusu değildi. "Gelişmekte olan ülkeler ekonomik büyümenin devam etmesine yönelik para politikasını kullandı" denebilir.
Tabloda Amerika, Avrupa, Brezilya, Endonezya, Güney Afrika ve Türkiye merkez bankalarının bilanço büyüklüklerinin milli gelire oranları veriliyor. 2005 yılı kriz başlamadan önceki durumu, 2007 yılı krizin ilk işaretlerinin alındığı yılı, 2010 yılı krizin gelişmekte olan ülkeler açısından bittiği yılı, 2011 yılı da son durumu gösteriyor.
Amerika'da FED'in bilanço büyüklüğünün milli gelire oranı yüzde 6.7'den 2010 yılında yüzde 16.3'e sıçrıyor. Geçen yıl itibarıyla yüzde 18.5 oluyor. Milli gelirin oranı olarak FED bilançosu üç kata yakın büyüyor. Benzer bir gelişme ECB bilançosunda da görünüyor. ECB bilançosu Euro Bölgesi ülkeleri milli gelirine oranla iki kat büyüyor. Milli gelirin dörtte birine ulaşıyor.

BÜYÜME VE ENFLASYON ARASINDA SIKIŞANLAR
Gelişmekte olan ülkeler içinde para politikası en istikrarlı ülke Endonezya. Neredeyse para politikasında nominal gelir hedefi uygularcasına bir resim veriyor. Güney Afrika'da, aynen Türkiye'de olduğu gibi, para politikası asıl 2011 yılında gevşetiliyor. Para politikasında gevşeme Türkiye'de çok daha hızlı. Brezilya küresel krizden bu yana para politikasını tedricen gevşetiyor. Doğal olarak, para politikasını gevşeten gelişmekte olan ülkeler belki gelişmişlerden gelen olumsuz etkileri asgariye indirdilerse de (yani büyümeye daha fazla önem vermiş olsalar da), enflasyon sorunu ile de karşı karşıya kaldılar.
2011 yılının son 3 ayında Türkiye'de Merkez Bankası bilançosunun milli gelire oranı ciddi bir biçimde düştü. Yine de 2010 yılına göre bir genişleme söz konusu. Avrupa'da ECB bilançosunun milli gelire oranının 2011 yılı sonunda daha da artmış olması gerekiyor. Avrupa'da parasal genişleme hızlandı.