Advertisement

Gelişmiş ekonomilerin bugün içinde bulunduğu düşük büyüme, hatta büyüyememe sorununu aşabilmeleri için; Oliver Wyman'ın "Gerçek Finansal Kriz: Finansal Aracılık Neden Başarısız - Finans Endüstrisinin Durumu 2012" raporunda çeşitli öneriler arasında uzun dönemli mali tasarrufların artırılması da sıralanıyor.
Aslında bu öneri farklı nedenlerle Türkiye ekonomisi için de çok geçerli. Gerçekten ihracata dayalı bir büyüme modeli benimsemek istiyorsak, ekonomik büyümemizin yurtdışından borçlanmayla finanse edilmesini azaltmak istiyorsak, uzun dönemli tasarrufları artırmamız gerekiyor.
Uzun dönemli tasarruflar munzam karşılıkları vadeye göre farklılaştırmakla artmaz, bu yolla tasarrufların vadesi uzamaz. Mevduattan alınan stopajı vadeye göre farklılaştırmak da bu işlevi görmez. Yapılması gereken zorunlu tasarrufları artırmaktır.

EMEKLİ OLANA KADAR TASARRUF
Türkiye'de, vergileri dışarıda bırakırsak, üç çeşit zorunlu tasarruf mekanizması devrede: Sosyal güvenlik kurumlarına kesintiler, işsizlik sigortası ve kıdem tazminatı. Sağlık sigortası hariç, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan kesintiler emekliliğe yönelik. İşsizlik sigortası işsiz kalındığında gelir yaratmaya yönelik. Kıdem tazminatı uygulaması bir anlamda işten atılma ikramiyesi rolü oynuyor. İsimleri aynı kalsa da, bu uygulamalar bir çatı altında birleştirilip tümü emeklilik döneminde gelir elde etme amacına göre yapılandırılmalıdır.
Üç farklı uygulamadan gelecek mali kaynaklar bugün bireysel emeklilik uygulamasında olduğu gibi finans kurumları tarafından çalışanın risk iştahı ve diğer tercihleri yönünde değerlendirilmelidir. Devlet bu amaca yönelik fonların nasıl idare edileceği yönünde kuralların geliştirilmesine ve kurallara uygun hareket edildiğinin denetimine odaklanmalıdır.
Hangi isim altında olursa olsun, çalışan ve işverenden yapılan kesintilerin kullanılması ancak kişi emekli olduğunda (örneğin, 60 yaşında) mümkün olmalıdır. Bugünkü gibi, belli bir süre sonra yaşa bakılmaksızın toplanan paranın topluca geri alınmasına izin veren bireysel emeklilik sistemi bu anlamda gerçek bir emeklilik sistemi değil.
Belli bir süre çalışıp çeşitli isimler altında belli bir parası birikmiş bir çalışan işsiz kalabilir. Biriken fonlar belli bir süre için belli kurallarla işsizlik döneminde kişinin gelir elde etmesinde kullanılabilir. Ne kadar uzun işsiz kalınırsa, aslında emeklilik için biriken para o kadar azalacağından, işsiz de iş bulabilmek için çırpınacaktır. Çünkü, kendi parasını yemektedir. Dolayısıyla, bu yolla işsizlik sigortası sisteminde sıkça görülen suistimaller azalacaktır.

OLMAZSA OLMAZ
Böyle bir sistem uzun vadeli tasarrufları artıran bir sistemdir. Olmazsa olmaz birkaç şartı vardır:
Biriken paralar, belli bir süre işsiz kalma durumu hariç, ancak belli bir yaştan sonra sahibine maaş bağlanmasında kullanılabilir. Erken ölüm durumunda, biriken paranın tümü ya da biriken paranın olanak verdiği bir maaş mirasçılara verilebilir.
Bu sistemin kurallarını ve denetimini devlet yapar. Ama, biriken paraları devlet işletemez. Bu iş finansal kurumların işidir.
Uzun vadeli zorunlu tasarrufların nasıl değerlendirilebileceğine yönelik devletin koyacağı kurallar elbette çok önemlidir. Bugünkü ne olduğu pek bilinmeyen sistemden yeni sisteme geçişin nasıl olacağı da iyi düşünülmelidir. Bunlar başka yazıların konuları.