Advertisement

Yıllık istişare toplantılarından sonra IMF uzmanlarının Türkiye ekonomisi hakkında hazırladıkları rapor alışılmıştan daha açık ve daha sert. IMF uzmanlarının eskiden satır arasında verdikleri mesajlar artık açıkça veriliyor.
IMF'nin tarz değiştirmesinin arkasında birkaç neden var. Birincisi, IMF çok politik davrandığı için eleştiriliyor. Küresel kriz öncesi IMF'nin riskleri yeterince göremediği söyleniyor. IMF de kendini "Gördük, ama hiç kimse üzerine alınmadı" diye savunuyor. Bir anlamda IMF, "Madem satır aralarını okuyamıyorsunuz, mesajlarımızı artık doğrudan vereceğiz" diyor.
Bir diğer neden, Türkiye'nin G-20 üyesi olması. Küresel ekonomik istikrarın gözetilmesi konusunda IMF'ye özel bir görev verildi. IMF, G-20 ülkeleri üzerine periyodik raporlar hazırlayıp G-20 ülkeleri liderleriyle paylaşıyor. Türkiye ekonomisi artık daha fazla göz önünde. Bu raporlardaki Türkiye bölümünü yazanlar, yıllık istişare toplantılarına katılan ve ülke üzerine rapor yazan IMF takımı. Dolayısıyla, IMF takımı Türkiye ekonomisi konusunda çok daha açık olma ihtiyacı duyuyor. Onlar da eskiye göre artık daha fazla göz önünde.

NE DİYORLAR?
IMF raporunda irdelenen konular zaten biliniyor. Bu konuların işleniş biçimine birkaç örnek verilebilir. IMF uzmanlarının değerlendirmelerinde deniyor ki:
1 - "Geçmişte uygulamaya konan politikalar son iki buçuk yıldır Türkiye ekonomisinin kıskandırıcı ölçüde büyümesine yol açtı." IMF ile yapılan program çerçevesinde 2008 yılı başına kadar yapılanlar övülüyor.
2- "Bununla birlikte, Türkiye ekonomisinin rekabetçi konumunda bir gerileme yaşandı." İşgücü ve ürün piyasalarına yönelik gerekli reformların ertelenmesi eleştiriliyor. Enflasyonun diğer gelişmekte olan ülkelerden daha yüksek olmasına ve ücret ayarlamalarının açık ya da zımni bir biçimde enflasyona endekslenmiş olmasına vurgu yapılıyor.
3- "Sermaye hareketlerinin yeniden canlanmasına karşı yetersiz politika tepkisi, ekonomik büyümenin yeniden dengesiz bir eğilime girmesine neden oldu." Kamu dengesinde yapısal dengenin bozulduğu, para politikasının çok öne çıkmakla beraber yetersiz kaldığı söyleniyor.
4- "Ekonomideki zayıflıklar çok çabuk baş gösterdi." Dış açıkların banka borçlanmaları ve kaynağı belirsiz kaynaklarla finanse edildiğine vurgu yapılıyor. Bütçedeki iyileşmenin bir defalık gelirlerle sağlandığı söyleniyor.
5- "Ekonomi politikalarının çerçevesinin yeniden çizilmesi, Türkiye ekonomisinin sermaye akımına endeksli büyüme eğilimini azaltabilir." Para politikasına çok yaslanıldığı, çok ciddi mali sıkılaştırmanın gerekli olduğu iddia ediliyor. Reformlara ağırlık verilmesi tavsiye ediliyor.
6- "Çok daha fazla güçlendirilmiş maliye politikaları duruşu, yeni denge için gerekli politika seçenekleri içinde anahtar rolü oynuyor."
7- "Para politikası faizinin kararlı bir biçimde artırılması, enflasyon beklentilerinin yönlendirilmesi ve para politikasının itibarı açısından çok önemli."
8- "Sermaye hareketlerinin ters dönmeye başlaması, Türkiye'nin yeni zorluklarla karşı karşıya kalmasına neden oluyor."
9- "İşgücü ve ürün piyasalarındaki reformların daha fazla ertelenmesi, Türkiye ekonomisinin rekabet gücü, sosyal eşitlik ve oynak sermaye hareketleriyle mücadele açılarından çok tehlikelidir."
IMF artık açık ve sert konuşuyor. Alışılmadığından, dikkat çekiyor. Farklı dönemlerde yapılan büyüme tahminleri arasındaki farklara takılıp "IMF'nin de kafası karışık" gibi sloganlardan kurtulup söylenenleri daha ciddiye almakta yarar var.