Advertisement

Amerikan Merkez Bankası eski başkanlarından Paul Volcker "Merkez bankacılar biraz enflasyon isterlerse, beklediklerinden daha fazla enflasyon bulurlar" der. Son aylarda Türkiye'de de öyle oldu. Enflasyonun birkaç puan artmasına razı olursak, döviz kurlarını ihracatçılarımızın beğeneceği düzeylere getirebileceğimizi düşündük. Kurlar ihracatçılarımızın beğendiği düzeye geldi, ama enflasyon beklenenin epey üzerine çıktı.
Geçen yılı çift haneli enflasyonla bitirdik. Bu yılın ocak ayı itibarıyla da yıllık enflasyon yüzde 10.6 civarına geldi. Önümüzdeki birkaç ay daha yıllık enflasyon çift hanede kalabilir.
"Enflasyon, çıktığı gibi, iner de, heyecanlanmaya gerek yok" denebilir. Büyük bir olasılıkla, yılın ilk üç ayından sonra enflasyon yeniden tek haneye inecek. Ama, enflasyonun çift hanelerde dolaşması enflasyon beklentilerini bozduğu gibi, fiyat artışlarının bir mal grubundan diğerlerine sirayet etme (ikincil etkiler) riskini beraberinde getiriyor. Ücret ayarlamalarının da daha çok geçmiş enflasyona göre yapılması enflasyon dinamiğini daha da karmaşık bir hale sokuyor. Dolayısıyla, enflasyon inmesine iner de, inmesinin maliyeti de beklenenden fazla olabilir.

GİYİM VE AYAKKABI KURTARDI
Ocak ayında geçmişteki kur artışlarının hâlâ enflasyona geçişinin devam ettiği gözleniyor. Gerek İstanbul Ticaret Odası'nın geçinme endeksinde, gerekse Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) tüketici fiyatları endeksinde, ocak ayındaki artışların göreli olarak düşük olmasının en önemli nedeni mevsimsel etkilerle giyim ve ayakkabı grubundaki ortalama fiyatların hatırı sayılır düzeyde düşmesi oldu. TÜİK verilerine göre, mevsimlik ürünleri dışarıda bırakan tüketici endeksinde ocak ayındaki artış yüzde 1.1 e yaklaştı.
Merkez Bankası'nın para politikasının etki alanında diye düşündüğü malların fiyatlarından oluşan H ve I endeksleri de ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre daha hızlı arttı (ya da daha yavaş düştü). Sonuçta, geçen yıl ocak ayında H endeksi yüzde 3.7 artıyorken, bu yılın ocak ayında H endeksindeki artış yüzde 8.8'e dayandı. Aynı şekilde, I endeksindeki artış da bu dönemde yüzde 3.2'den 8.4'e geldi.

ENFLASYON KATILAŞIYOR
Döviz kurları son haftalarda düşme eğiliminde. Enflasyon görünümü açısından, kurların düşmesi, en azından yükselmemesi iyi bir gelişme. Ama, döviz kurlarının düşmesi, kurlar artarken oluşan enflasyonu aynı oranda geri çevirecek bir olgu değil. Döviz kurlarından enflasyona geçiş simetrik değil. Döviz kurlarının artmasının yarattığı enflasyon kurlar aynen geriye gelse de tam olarak geri çekilemiyor. En azından, döviz kurlarındaki eğilim devam ederse, önümüzdeki dönemde kurlar enflasyonun tetikçisi olmayacak.
Biraz enflasyon istedik, ama beklenin üzerinde bir enflasyona sahip olduk. Döviz kurlarından enflasyona geçişi büyük ölçüde küçümsedik. Benzer bir biçimde, şimdi, yıllık enflasyonu yıl sonu için hedeflenen yüzde 5 düzeyine yaklaştırmanın enflasyon dışındaki ekonomik maliyetinin yüksek olacağı düşüncesiyle, hedefe ulaşmanın ufkunu uzattık. Yani, tek hanelerde kaldığı sürece biraz enflasyondan zarar gelmez görüşü korunuyor. Bu yaklaşımla yıllık yüzde 7 civarında zaten oldukça katı olan enflasyonu giderek daha da katılaştırıyoruz.