Advertisement

Çalışanların kıdem tazminatı hakkını bir yatırım fonu şeklinde değerlendirmek çok doğru bir yaklaşım. Ama, böyle bir fonun devlet tarafından işletilmesi yanlış olur. Bireysel emeklilik sisteminde olduğu gibi, kıdem tazminatına yönelik işveren katkıları işverenlerin seçeceği bir yatırım şirketini de çalışanların
seçeceği bir ya da birkaç yatırım fonunda çalışanlar adına değerlendirilebilir.
Kıdem tazminatının yatırım fonu şeklinde değerlendirilmeye başlamasından önceki dönem için çalışanların kıdem tazminatı hakkı elbette işverenin sorumluluğunda olacaktır. İşveren, çalışan kıdem tazminatına hak kazandığı takdirde bu meblağı ödemek durumundadır.
Kıdem tazminatına yönelik yatırım fonu oluşturmaya başlandıktan sonra, önceki döneme ait işverenin yükümlülüğü dondurulacaktır. Ama, işverenin geçmişe yönelik kıdem tazminatı yükümlülüğünün dondurulduğu tarihle çalışanın kıdem tazminatı almaya hak kazandığı tarih arasında dondurulan işverenin kıdem tazminatı sorumluluğuna makul bir faiz (örneğin, ortalama enflasyon kadar) işletilmelidir. Aksi takdirde, çalışanın hakkı reel olarak eriyecektir.

DEVLET DÜZENLEYİCİ OLMALIDIR
Kıdem tazminatı fonunu devletin işletmemesi doğrudur. Ama, kamu çıkarlarını korumak açısından devletin kıdem tazminatı fonunun hangi ilkelere göre değerlendirilebileceğine yönelik esasları belirlemesi gerekir. Örneğin, çalışanın ne denli risk iştahı fazla olursa olsun, oluşturulacak yatırım fonlarında hisse senedi ağırlığının bir üst sınırı olmalıdır. Belli sınırlar arasında kalmak kaydıyla, çalışanlar birden fazla yatırım fonunda kıdem tazminatına yönelik paralarını değerlendirebilmeli. Baştan belirlenecek kurallar dahilinde, çalışanların kıdem tazminatı fonunda biriken paralarını bir yatırım fonundan diğerine aktarabilme olanağı olmalı.
Yatırım fonlarının işletiminde alınan ücretler hâlâ çok yüksek. Fon işletim ücreti ana para üzerinden değil, daha çok elde edilen getiri üzerinden alınmalı. Devletin bu konuda da bir düzenleme yapması gereği düşünebilir.
Çalışanın, işvereninin değişmesi durumunda, kıdem tazminatı alma hakkı doğmadığı zaman, kıdem tazminatı fonunu bir yatırım şirketinden diğerine aktarabilme olanağı olmalı. Aktarım sonucunda çalışanın herhangi bir ek ücret ödemesi söz konusu olmamalı.

KIDEM TAZMİNATIZEDELER YARATILMAMALI
Kıdem tazminatı fonunun şeffaflığı işverenleri de, çalışanları da rahatlatacaktır. "Bir gün olur, paramıza devlet el koyar" korkusu ortadan kalkacaktır. Ama, "Parayı devletten kurtardık, yatırım fonları işleten şirketlere kaptırdık" korkusu da olmamalıdır. Bu amaca yönelik olarak kıdem tazminatı fonuna konu olan yatırım fonlarının düzenlenmesi şart görünüyor. Özellikle alınabilecek risklerin sınırlandırılması ve fon işletim ücretine yönelik düzenlemeler önem kazanıyor. Bu bağlamda, kıdem tazminatı fonuna konu olan yatırım fonlarının içinde döviz varlıkları olmaması önemli bir adım olabilir.
Farklı risk kategorisinde farklı yatırım fonları oluşturulabilmeli. Ama, çalışanların alacağı risklere belli bir sınır getirilmeli. Çok risk alanla az risk alanlar arasında çok büyük getiri farkı yaratılmamalı. Aksi takdirde, çok risk alıp az kazananlar şikâyetçi (zede) olacaklardır. Devletin çeşitli 'zede'lere karşı ne denli yumuşak olduğu biliniyor. Sonunda, risklere yönelik düzenleme yapılmadığı takdirde, devletin hiçbir ilişkisi olmasa da, kıdem tazminatı da devletin üzerine yıkılabilir.