Advertisement

Amerikan Merkez Bankası (FED) kanırtma operasyonunu (operation twist) genişletip yıl sonuna kadar uzattı. Bilançosunu büyütmeden yıl sonuna kadar FED 267 milyar dolar tutarında elindeki kısa vadeli hazine bonolarını satıp yerine 5 yıl ya da daha uzun vadeli hazine bonoları alacak. Amaç, uzun vadeli bonolara likidite yaratıp faizlerini düşürmek ve bu yolla ekonomide özel kesimi yatırım ve tüketim harcamalarını artırmaya teşvik etmek. FED'in bu kararı piyasaları tatmin etmiş görünmüyor. FED'in yeni para basması isteniyor.
Avrupa'da tansiyon giderek yükseliyor. Euro Bölgesi'nin güneyinde faizler sürdürülebilir düzeyin çok üzerinde. En son İspanya'ya 100 milyar Euro tutarında bir yardım verilmesine karar verildi. "Devlete değil, bankalara yardım ediliyor" diyerek İspanya'da durumun vahameti saklanmaya çalışılıyor. Kurtuluş, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) faizleri yüksek ülkelerin devlet bonolarını almasında bulunuyor. ECB'nin yeni para basması isteniyor.

ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKAR AMA NE İŞE YARAR?
ECB de, FED de kendilerinden şimdi bekleneni geçmişte zaten yaptılar. Yaptıklarının siyasetçilere zaman kazandırmak olduğunu üzerine basa basarak vurguladılar. Zaman geçti. Hiçbir şey olmadı. Şimdi, merkez bankalarından aynısının biraz daha fazlasını yapmaları isteniyor. Siyasetçilere biraz daha zaman kazandırmaları talep ediliyor. Bu süreçte merkez bankaları giderek itibar kaybediyor.
Amerika'da ve Avrupa'da itibarı düşük siyasi mekanizma göreli olarak itibarı daha yüksek olan merkez bankalarını kendi itibar düzeylerine çekiyorlar. Merkez bankaları şimdilik buna direniyor. Ama, fazla direnmeleri çok olası değil.
Daha önce yapılıp da arzulanan sonucu vermeyen politikaların daha fazlasını yapmak merkez bankalarına itibar kaybettirecek. Bunun farkındalar. Buna karşılık, ekonomilerin daha da kötüye gittiği bir ortamda merkez bankalarının "bizim elimizden daha fazlası gelmiyor" demeleri de sisteme olan güveni daha da sarsacak. Bunun da farkındalar. Dolayısıyla, "işler daha da kötüleşirse, elimizde gerekli araçlar var" gibi demeçler veriyorlar. Şapkadan tavşan çıkarabileceklerini ima ediyorlar. Gerçekten de, merkez bankaları şapkadan tavşan çıkarabilirler, ama şapkadan çıkan tavşan ne yapabilir? Sorun burada.
Avrupa'da da, Amerika'da da sorunların kökeninde uygulanan politikalara güvensizlik var. İki kıtada da politikacılar, piyasaların kendilerinden bekledikleri radikal ve tutarlı kararları alıp uygulamaya koyamıyorlar. Para politikası yoluyla günü kurtarmak kötünün iyisi olarak görülüyor. O nedenle merkez bankalarına "para bas" çığlıkları daha sık tekrarlanıyor.

ENFLASYONA DAVET
Enflasyon olgusu hep siyasi mekanizmanın "günü kurtarma" peşinde olmasından kaynaklanmıştır. Bugün Amerika'da ve Avrupa'da enflasyon olgusu henüz yaşanmıyorsa, bunun nedeni çok büyük ölçüde merkez bankalarının göreli itibarının yüksek olmasıdır. Ekonomik birimler göründe merkez bankalarının itibarı da siyasetçilerin düzeyine indiğinde, iki kıtada da yüksek enflasyon yaşanması şaşırtıcı olmaz.
Para politikası yapabileceğini yaptı. Fazla bir şey de yapamadı. Bu da doğaldı. Maliye politikalarının yapabileceklerini para politikası yoluyla becermeye çalışmanın bir sonuç vermeyeceğini herkes biliyor. Bilindiği halde, günü kurtarma adına merkez bankaları üzerine baskı koymak enflasyona davet çıkarmaktan başka bir anlama gelmez. Dolayısıyla, merkez bankalarının daha ne kadar üzerlerindeki baskıya dayanabilecekleri Avrupa ve Amerika'da enflasyonun ne zaman yükselmeye başlayacağını belirleyecek.