Advertisement

“Düşünce adamı“ diye bir kavram var. Bu kavramın ne anlama geldiği kişiden kişiye değişebilir. Bazıları, “düşünce adamı“ kavramından düşünüp bize düşüncelerini aktaran biri olarak anlayabilir. Bazıları, bizim için düşünen insanlara “düşünce adamı” diyebilir. Aslında, “düşünce adamı” bizi düşünmeye zorlayan kişidir. Günlük gazetelerde yaklaşık on beş yıldır çoğunlukla ekonomi konularında yazı yazıyorum. On beş yıllık deneyimimde okurlarımın beğendiği yazılarımın çoğunlukla okurların fikri ile örtüşen yazılar olduğunu gördüm. Okurlar genellikle kendi fikirlerini gazetelerde okumak istiyorlar. Halbuki, bütün yazılarımı, yorum ya da bilgilendirmeye yönelik olsun, okurlarımı düşünmeye zorlamak için yazmaya çalışıyorum. Demek ki, amacıma ulaşamıyorum. Buradan yola çıkarak kendimi “düşünce adamı” olarak nitelemem pek mümkün değil.

BENİM YAPAMADIĞIMI YAPTI
Türkiye medyasında, gazetelerde ya da televizyonlarda olsun, “düşünce adamı“ diye nitelendirebileceğim az sayıda insan var. Bunlardan biri Mahfi Eğilmez. Mahfi, etrafında olan bitenle ciddi bir biçimde ilgilenen, uzmanlığı dışındaki konulara bir uzman titizliği ile yaklaşıp yorumlayabilen, kısacası okuyucusunun ya da izleyicisinin ufkunu açan bir “düşünce adamı.“ Dostum olduğu için söylemiyorum, onu tanırsanız, bana hak verirsiniz. Mahfi geçenlerde kendini tanıtan bir kitap ortaya çıkardı. Çeşitli platformlarda ekonomi dışında dile getirdiği fikirlerini “Kendime Yazılar“ başlığı altında bir kitapta topladı. Tarihten, felsefeye; siyasetten edebiyata; hukuktan Osmanlı devrine; Türkiye’nin konularından genel yaşam üzerine görüşlerini sergiliyor. Kitabın içinde çok az da ekonomi var. Yazıları okudukça, sizi düşünmeye zorluyor. Kitabı okuduktan sonra, benim yapmak isteyip de yapamadığımı Mahfi’nin yaptığını gördüm. Kitaptaki birçok yazıyı daha önce okumuştum. Ama, yazıları art arda okuduğumda okuyucusunu güçlü bir biçimde düşünmeye zorladığını gördüm. Kitabın sunuş bölümü kitabın ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor: “... Bu yazılar yan yana geldiğinde benim yaşama bakışımı, felsefemi, sosyal ve siyasal tavrımı sergiliyor. Yazılarımı ayrı ayrı okuduğunuzda belki de fark edemediğiniz “düşüncemi bağımsız tutmaya çalışma çabamı“ yazıları bir arada okuduğunuzda fark edeceğinizi düşünüyorum. Ben özgür insanın, düşüncesini bağımsız tutmayı becerebilen insan olduğuna inanıyorum...”

ÖZGÜR DÜŞÜNCE
Mahfi Eğilmez kendini şöyle tanıtıyor: “Bütün yaşamım boyunca hiç kimsenin adamı olmadım. Babamdan çok şey öğrendim ama öğrendiğim en önemli şey budur. Bu tavrım bana birçok şey kaybettirdi muhtemelen, ama özgür düşünce sahibi olarak kalabilmek bütün bu kayıplara değer diye düşünüyorum.” Bu söylediklerinin canlı tanığı olduğumu söylemeliyim. Devletin Hazinesi’nde müsteşarlığa kadar uzanan pırıl pırıl bir kariyerden sonra başarılı bir özel sektör deneyimi yaşadı. Günlük gazetelerde, ekonominin yanında, tarih ve spor başta olmak üzere, sevdiği ve bilgili olduğu her konuda yazılar yazdı. Yaptığı ekonomi yorumlarıyla da birinci sınıf iktisatçı olduğunu her zaman kanıtladı. Mahfi Eğilmez’in özgürlüğe düşkünlüğünün ispatı çok kolaydır: yaptığı her işten kendi isteği ile ayrıldı, geçimsiz olduğundan değil, özgürlüğüne düşkünlüğünden. “Kendime Yazılar“ Remzi Kitabevi’nden çıktı. Herkese hararetle tavsiye ederim.