Advertisement

Ağustos ayı imalat sanayi üretimi açısından diğer aylardan çok farklıdır. Çoğu fabrikalar ağustos ayında yıllık bakıma alınır. Çalışanlar yoğun olarak yıllık izinlerini ağustos ayında alırlar. Dolayısıyla, imalat sanayi üretiminde mevsimsel etkilerin en güçlü olduğu ay ağustos ayıdır.
Ağustos ayında imalat sanayi üretimi geçen yılın aynı ayına göre 2.6 daraldı. On iki aylık bazda imalat sanayi üretimi 2009 yılının kasım ayından bu yana ilk kez daraldı. Mevsimsel ve takvim etkilerini hesaba katarak üretilen imalat sanayi üretimi endeksi bir önceki aya göre de yüzde 2.1 daraldı.
Temmuz ayı imalat sanayi üretim endeksi aşağı yönde güncellendi. Yılın üçüncü üç ayının ilk iki ayına bakıldığında üretim açısından sevimli bir tablo ortaya çıkmıyor. Temmuz-ağustos döneminde imalat sanayi üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yalnızca yüzde 0.3 artmış. Üretimde eğilim hızla aşağı yönde gidiyor. Doğal olarak bu durum "Resesyona mı giriyoruz?" sorusunu gündeme getiriyor. Burada resesyon, reel ekonomik faaliyetlerin daralması anlamında kullanılıyor.
Üretim ve dış ticaret verileri aynı olguya işaret ediyor. Toplam iç talep daralıyor. Arzuların aksine, net dış talebin ekonomik büyümeye olumlu katkısı toplam iç talebin olumsuz etkisini yeteri kadar gideremediğinden, ekonomik büyüme düşüyor. Öyle görünüyor ki, yılın üçüncü üç ayında ekonomideki reel büyüme yılın ilk yarısından daha düşük oldu. Temel eğilim böyle devam ederse, yılın son üç ayında ekonominin reel olarak daraldığını dahi görebiliriz. Yani, resesyona girebiliriz.

İÇ TALEP HIZLANARAK DARALIYOR
Ekonomik büyüme açısından bakıldığında, sorun, toplam iç talebin reel olarak daralması. Aynı ithalat verilerinde gözlendiği gibi, üretim tarafında da tüketim ve yatırımların reel olarak daha hızlı azaldığı izlenimi güçleniyor.
Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında, yatırım malları üretimi yılın ilk üç ayında ortalama yüzde 1.8, ikinci üç aylık dönemde yüzde 2.9 artarken, temmuz-ağustos döneminde ortalama yüzde 7.4 daraldı. Yalnızca ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre, yatırım malları üretimindeki daralma yüzde 1 2'yi aştı.
Benzer bir eğilim dayanıklı tüketim malları üretiminde de gözleniyor. Aynı bazda, dayanıklı tüketim malları üretimi yılın ilk üç ayında yüzde 3, ikinci üç ayda yüzde 0.6 artarken, temmuz-ağustos döneminde yüzde 4.9 daraldı. Yalnızca ağustos ayında dayanıklı tüketim malları üretimindeki düşüş yüzde 6.2 oldu.

YOKUŞ YUKARI BİR KONUMDAYIZ
Merkez Bankası temmuz ayıyla beraber ayağını frenden çektiği yönünde bir açıklama yapmıştı. "Ekonomiye gaz veriyoruz" dememişti. Dolayısıyla, ayağını frenden çekmesi arabanın hızlanacağı anlamına gelmiyor. Hele araba yokuş yukarı bir konumdaysa, ayak frenden çekildiğinde araba geri de gidebilir. Bu açıklamalar çerçevesinde, veriler Türkiye ekonomisinin yokuş yukarı bir konumda olduğu yönünde işaretler veriyor.
Dış açıkların daha makul düzeylere gelebilmesi için aslında bu veriler çok olumlu karşılanmalı. İşin olumsuz tarafı, maalesef yalnızca ekonomik büyümenin düşmesi dış açıklardaki köpüğü alıyor. Birçok yazımda belirttiğim gibi, dış açıkların makul düzeylere gelmesi ekonominin reel olarak küçülmesini gerektiriyor.
Makul dış açık düzeyleri için Türkiye ekonomisi reel olarak biraz büyük. Zaten en büyük sorunumuz da bu.