Advertisement

Dünya ekonomisinin en büyük sorunlarından biri, çeşitli ülkelerde ekonomik büyümeyi hızlandırmaya yönelik uygulamada olan para ve maliye politikalarının arzulanan sonuçları üretmemesi. Demek ki, ekonomilerde bir hastalık var. Hastalığın tedavisi de henüz bulunabilmiş değil.
Amerikan Merkez Bankası (FED) 2007 yılının ortalarından bu yana tarihinde görülmemiş parasal genişlemeye gitti. Bilançosunu dört kat artırdı. Enflasyon neredeyse kıpırdamadı. Amerika'da yıllık tüketici fiyatları artışı yüzde 2 civarında. Bir ara, enflasyon değil, deflasyon tehlikesinden söz ediliyordu. Bu denli hızlı para artışı enflasyon yaratamıyorsa, para politikası çalışmıyor demektir. Enflasyon yaratamayan bir para politikası ekonomik büyümeyi de ateşleyemez.
Benzer bir durum Avrupa'da da gözleniyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) bilançosunu üçe katladı. Son aldığı kararlarla, bilançosunu daha da büyütebileceğinin işaretini verdi. Enflasyon Euro Bölgesi'nde kıpırdamadı denebilir. Yıllık enflasyon yüzde 2.5 civarında. Orada da para basmak enflasyon yaratmıyor. Orada da parasal genişleme ekonomik büyümeyi ateşlemiyor.
İngiltere Merkez Bankası (BoE) bilançosunu neredeyse dörde katladı. Bir ara enflasyon yıllık yüzde 5'e kadar çıktı, ama şimdi yüzde 2 civarına geldi. BoE da enflasyon yaratamadı. İngiltere de büyümeyi ateşleyemedi.
Japonya dünyanın en borçlu ülkesi haline geldi. Kamu borcu milli gelirinin iki katını aştı. Japonya Merkez Bankası durmadan para basıyor. Japonya diğer gelişmiş ülkelerin son beş yılda oluşan sorunlarını yirmi yıldır yaşıyor. Ne enflasyon yaratabiliyor ne de büyümeyi ateşleyebiliyor.
Amerika ve İngiltere'de hem para muslukları sonuna kadar açıldı hem de maliye politikası gevşetildi. Bütçe açıkları hızla arttı. Şimdi Amerika ve İngiltere dahil, birçok gelişmiş ekonomide kamu borcunun sürdürülebilir olup olmadığı tartışılıyor. Buna rağmen bu ekonomilerin kıpırdadığı söylenemez.
Son durum şöyle: Ekonomik büyüme, Amerika'da yüzde 1.5, Euro Bölgesi'nde eksi yüzde 0.7, Japonya'da artı yüzde 0.7, diğer gelişmiş ülkelerde ortalama artı yüzde 0.6 civarında.

EKONOMİ POLİTİKALARI

Para politikası çalışmıyor, çünkü basılan para merkez bankaları ile bankacılık sistemi arasında sıkışıyor. Merkez bankalarının bastığı para tüketim ve yatırım kararlarını alan ekonomik birimlere ulaşmıyor. Bankacılık kesimi ile diğer ekonomik birimler arasındaki ilişki büyük ölçüde kopmuş durumda. Bankaların gözetimi ve denetimi konusunda oluşturulan belirsizlikler bu ilişkinin daha da kopmasına neden oluyor.
Maliye politikası çalışmıyor, çünkü artan devlet harcamaları yoluyla büyüyen bütçe açıkları ve kamu borçluluğu özel kesimin tasarruflarını artırması yoluyla dengeleniyor. Özel kesim, artan kamu borçluluğu nedeniyle ileride ödeyeceği vergilerin artacağı beklentisiyle bugünkü tüketim ve yatırım kararlarını erteliyor. "Kısa dönemde artan kamu borçluluğu, ama orta-uzun dönemde kamu borçluluğunun tedricen azaltılması" stratejisi çalışmıyor. Ekonomik birimler kamu borçluluğunun tedricen azaltılması için gerekecek vergi artışlarını şimdi gerçekleşmiş gibi düşünüp ileride kısması gereken tüketim ve yatırımlarını şimdi kısıyorlar.
Politika yapıcıları açısından zor bir durum. Alışılmışın dışında bir talep yapısıyla karşı karşıyalar.