Advertisement

2001 yılında Merkez Bankası yasasında yapılan değişikliklerle para politikasının tek hedefinin fiyat istikrarını sağlamak ve kollamak olduğu ilkesi benimsendi. Hükümet ile Merkez Bankası’nın her yıl beraberce tespit edecekleri enflasyon hedefi doğrultusunda para politikasının oluşturulup uygulanacağı hükme bağlandı. 2006 yılında Merkez Bankası açık enflasyon hedeflemesine geçtiğini resmen açıkladı.

O tarihten bu yana, bir yıl hariç, gerçekleşen enflasyon, hedeflenen enflasyonun hep üzerinde oldu. Fark bazı yıllar iki katı kadar oldu. Hedefin altında kalınan yıl, ekonominin reel olarak küçüldüğü bir yıla denk geldi. O dönemde enflasyon hedefinin tutturulmasının marifet olup olmadığı tartışılır. İki yıl önce ise enflasyon hedefi ya da fiyat istikrarı olgusu ikinci plana atıldı, sanki biri olmadan diğeri olurmuş gibi, finansal istikrar ön plana çıkarıldı. Yılın başından bu yana fiyat istikrarı terimi daha sık kullanılır oldu, ama artık bunca deneyimden sonra “enflasyon hedefi” teriminin ekonomik birimler gözünde fazla bir itibarı kalmadı.

TAHMİN DEĞİL HEDEF MÜŞTEREK OLMALI
Geçenlerde kamuoyuyla paylaşılan Enflasyon Raporu ile Merkez Bankası’nın dönemsel olarak yayınladığı enflasyon tahminlerinin de itibarı yerle bir oldu. Yılın ilk yarısında yıl sonu enflasyonun yıllık yüzde 6.5 olacağına yönelik Merkez Bankası “güçlü bir taahhüt” vermişti. Üç ay önce bu taahhüdünü yinelemekle kalmadı, yıl sonu enflasyon tahminini yıllık yüzde 6.2’ye indirdi.

Bu dönemde hiçbir raporunda ya da kamuoyuna yönelik açıklamalarında Merkez Bankası kamu finansmanından kaynaklanabilecek risklerden söz etmedi. Bütçe açıklarındaki artışı frenlemeye yönelik dolaylı vergi artışları ve zamlar sanki Merkez Bankası’na da sürpriz oldu gibi davranıldı. Alınan önlemlerin yıllık enflasyona yüzde 1’in altında (yanılmıyorsam, yüzde 0.6) olumsuz etkisi olacağı açıklandı.

Son açıklanan Enflasyon Raporu’nda üç ay önce yüzde 6.2 olarak açıklanan yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 7.4’e yükseltildi. Tesadüfe bakın ki, iki hafta önce hükümet tarafından Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde açıklanan enflasyon tahmini de yüzde 7.4 idi. Yasa, Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini hükümet ile beraber tespit etmesini emreder, enflasyon tahminlerini değil. Yılın başından bu yana kamuoyu ile paylaşılan bilgi ve tahminlerin ışığında OVM ile Merkez Bankası’nın enflasyon tahmininin aynı olması yalnızca Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerinin itibarını zedeler.

ANLAŞILMASI ZOR
Merkez Bankası enflasyonun gelecek yıl yüzde 5’e ineceğini iddia ediyor. Doğru çıkacaklarını umut edelim. Ama, bazı gazetelerin manşete taşıdıkları gibi, “Biz inanıyoruz, sizlerin de inanmanızı istiyoruz” gibi bir söylev hoş olmadı. Fiyat istikrarının sağlanması ve korunması görevindeki başrol oyuncusunun böyle bir cümleyi söyleme ihtiyacı duyması, fiyat istikrarının sağlanması ve kollanması açısından çok büyük bir talihsizlik olarak görülmeli.

Enflasyon raporu yalnızca enflasyon gelişmelerini irdeleyen bir doküman değil. Diğer makro ekonomik gelişmeler de raporun kapsadığı konular. Bakıldığında, enflasyon dışındaki makro ekonomik gelişmeler konusundaki analizler çok daha inandırıcı. Ekonomik büyüme, dış açıklar ve iç talep gelişmeleri konularındaki analizler çok daha güçlü. Nedense, Merkez Bankası’nın en zayıf kaldığı alanlardan biri enflasyon. Anlaşılması zor bir durum.