Advertisement

Geçen çarşamba günü Merkez Bankası tarafından Enflasyon Raporu açıklandı. Arife günü kamuda çalışan personel izinli sayıldı. Özel kesimdeki şirketlerin birçoğu da çalışanlarının izin kullanmasına göz yumdu. Finans piyasaları yarım gün çalışırken, Enflasyon Raporu genelde ülke tatildeyken açıklanmış oldu. Bilerek mi yapıldı, bilemiyorum, ama böylesine önemli bir raporun ekonomik birimlerce daha iyi değerlendirilebilmesi için hafta başında ya da tatilden sonra açıklanması daha uygun olurdu.
Biz tatil yaparken, dünyada ekonomik büyüme konusunda yeniden karamsar bir döneme girildi. Avrupa ekonomilerine yönelik beklentiler hâlâ olumsuz. IMF'nin Yunanistan ekonomisine yönelik yaptığı bir çalışmada daha önce tespit edilen hedeflere varılamayacağı vurgulandı. İspanya'da işsizlik oranı yüzde 25'e geldi. Genç nüfustaki işsizlik yüzde 50'yi aştı. Bankacılık sektörünün yeniden nasıl yapılandırılabileceği konusunda belirsizlik devam etti. Avrupa'da bankalar arasındaki dolar faizinin (LİBOR) ne olacağına yönelik kriz dönemindeki faiz belirleme seanslarında faizleri çarpıtan bankaların sayısı her gün artmaya devam etti. Meğerse Avrupa'da tüm bankacılık sistemi suçluymuş.

YUNANİSTAN VE İSPANYA

Yunanistan'ın borçları yeniden yapılandırılırken son hedef, belli varsayımlar altında, Yunanistan'ın borçlarının milli gelire oranını bugünkü yüzde 165 düzeyinden 2020 yılında yüzde 120'ye indirmekti. Bu hedefe varabilmek için yeniden yapılandırılan borçların dönemsel faizleri yatırımcıların beklentilerine göre düşük tutuldu. Vade uzatılması bu hedefe yönelik belirlendi. Her şeyden önemlisi, kol bükerek, tehdit ederek, yüzde 95'in üzerinde yatırımcının borçların yeniden yapılandırılmasına rıza göstermesi sağlandı. Bunun adına da "gönüllü borç yapılandırması" denildi.
Kâğıt üzerinde yapılan hesaplar daha ilk yılda tutmadı. Tutmayacağı da biliniyordu. Yunanistan ekonomisinin reel olarak küçülmesi beklentilerin üzerinde gerçekleşiyor. Bütçe açığının milli gelire oranı tahminlerin üzerinde gidiyor. Borçların azaltılmasında kullanılması planlanan özelleştirme gelirleri yok dense, abartılmamış olur. Kısacası, Yunanistan hiçbir ara hedefi tutturabilmiş değil. Doğal olarak da, son hedeften de her geçen gün uzaklaşıyor. Avrupa Birliği (AB) Yunanistan konusunda "tamam mı, devam mı?" aşamasına geldi. Karar elbette devam yönünde olacak. Hatta, bazı şartlar gevşetilerek yola devam edilecek.
İspanya'nın sürdürülemez borçlanma maliyeti, Avrupa Merkez Bankası (ECB) piyasaya girecek beklentisiyle düştü. Faizler hâlâ sürdürülemez düzeyde. İspanya'nın AB'den mali destek talep edip etmeyeceği merak ediliyor. Yardım talep etmezse, ECB'den beklenen destek gelmeyip faizler yeniden fırlayabilir. İşsizlik daha da kötü noktalara gidebilir. Yardım talep etse, şimdiden yüzde 25 olan işsizlik oranı İspanya'nın kabul etmek zorunda bırakılacağı şartlarla kısa dönemde daha da yükselebilecek. İşsizlik oranının geldiği düzey İspanya'nın karar verme kapasitesini daraltıyor.

BANKACILIK VE LİBOR

Bir önceki hafta yapılan AB liderler zirvesinden dişe dokunur bir karar çıkmadı. Avrupa'daki bankaların tek elden gözetim ve denetimi (ECB tarafından) daha yaygın kabul görürken, bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına yönelik çıkabilecek faturanın tüm AB ülkeleri tarafından paylaşılması fikri, bankacılık sektörü göreli olarak sağlam olan ülkelerin hoşuna gitmiyor. İsveç ECB'nin kontrolüne girmek istemiyor. Başta Finlandiya olmak üzere, Almanya da dahil, birçok ülke İspanya, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasının maliyetine iştirak etmek istemiyor.
LİBOR skandalı giderek genişliyor. Bu konu yalnızca bankaların hatırı sayılır cezalar yemesine yol açmayacak, aynı zamanda başta İngiltere Merkez Bankası olmak üzere birkaç kurumda birkaç kelle de götürebilecek.
Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun.