Advertisement

Son haftalarda kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu artıracağı söylenmeye başlanmıştı. Piyasanın bu yönde bir beklenti içine girmesinin nedeni bu haftanın ikinci yarısında Fitch'in İstanbul'da bir konferans düzenlemesiydi. "Konferanstan önce iyi bir haber verirler" deniyordu. "Fitch yemeğe gelmeden çiçek gönderir" diye düşünüldü. Gerçekten de düşünülen gerçekleşti.
Fitch Türkiye'nin kredi notunu BB+ düzeyinden BBB- düzeyine getirdi. Bu düzey uluslararası finans dünyasında "yatırım yapılabilir" düzey olarak tanımlanıyor. Daha önce de Türkiye ekonomisine yatırım yapılıyordu. Yatırım yapanlar daha fazla risk iştahı olan yatırımcılardı. Yatırımlarını yaptıkları alanlar konusunda bir sınırlamaya tabi değillerdi. Bu düzeydeki bir kredi notu ile şimdi risk iştahı o denli fazla olmayan uluslararası yatırımcılar da Türkiye piyasasına girebilecek. Bu yatırımcıların yatırımlarını izleyen ve yönlendiren kuruluşlarca BBB düzeyi yatırım yapılabilir düzey olarak kabul ediliyor.

KENDİLERİNİ LÜZUMSUZ YAPIYORLAR
Daha önceki bir yazımda vurguladığım gibi, piyasalar zaten Türkiye'nin risk düzeyini kredi notunun ima ettiği düzeyin çok daha altında görüyor. O nedenle de, bırakın Türkiye Devleti'ni, Türkiye'deki bazı banka ve şirketler dahi kredi notu bizden daha yüksek olup şu sıralarda başı belada olan bazı Avrupa devletlerinden daha az maliyetlerle borçlanıyor. Türkiye'nin kredi notu ile piyasaların Türkiye ekonomisine verdiği not arasında hâlâ çok ciddi bir uyuşmazlık söz konusu.
Kredi derecelendirme kuruluşları bu davranışlarıyla aslında kendilerini "lüzumsuz olma konumuna" sürüklüyor. Verdikleri kredi notunun önemini kendileri küçültmüş oluyor.
Kredi notumuzun artmış olması belki gerçeğin tescili. Siyasi olarak da kamuoyu önünde kullanılabilecek bir gelişme. Aksi yönde gelişmeler sağlayabilecek nedenler olmadığı takdirde, kredi notumuzun artmış olması Türkiye ekonomisindeki dengelerin olumlu yönde oluşmasına da katkı yapabilir. Örneğin, yurtdışından kaynak girişi hızlanıp ucuzlarsa, ekonomik büyüme hızlanabilir. Enflasyon daha makul düzeylere gelebilir. Bütün bunların yanında kredi notumuzun artması bazı ekonomik politika zorlukları da çıkarabilir.
Ekonomi ile ilgili olduklarını düşünen bakanlarımız sırasıyla kredi notumuzun yükseltilmesinin ne derece olumlu olduğu yönündeki düşüncelerini kamuoyu ile paylaştı. Şimdilik, Türkiye'ye dış kaynak girişinin hızlanabileceği söylendi, ama hızlanan dış kaynak girişi ile Türk Lirası'nın değerlenme sürecine girebileceğine hiç kimse vurgu yapmadı. Büyümenin hızlanabileceği söylendi, ama aynı paralelde ithalat artışı yoluyla cari işlemler açığının yeniden yükseliş eğilimine girebileceğinden söz eden olmadı.

POTANSİYEL ARTTI
Cari işlemler açığının yüksekliği kredi notumuzun yükselmesi önünde bir engeldi. Engel olmaya da devam edecek. Ama, kredi notumuzun yükselmesi aynı zamanda cari işlemler açığı verebilme kapasitesinin de artması anlamına gelir. Örneğin, BBB kredi notu düzeyinde milli gelire oranı olarak cari işlemler açığına yüzde 6-8 düzeyinde müsamaha gösterilirken, kredi notumuz A olduğunda, bu oran yüzde 10 olabilir. O düzeydeki bir açık ise kredi notumuzun AA'ya yükselmesine engel olur.
Her ne kadar Fitch tarafından Türkiye'nin kredi notunun artırılması magazinsel bir yaklaşımla açıklanmış olsa da, not artışı Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyelini artırır. Bu potansiyelin gerçekleşmeye yansıyıp yansımayacağı birçok başka şartın bir araya gelmesine bağlı.