Advertisement

Son 5 yıldır gündemi en çok meşgul eden konulardan biri Yunanistan ekonomisi ve onu kurtarma planları. Bu konu yine gündemde, ileride de gündemde kalmaya devam edecek.
Son yapılan borç yapılandırmasında hedef Yunanistan'ın borcunun 2020 yılında milli gelirinin yüzde 120'sine inmesiydi. Bu yıl sonunda bu oranın yüzde 190 civarında olacağı tahmin ediliyor. Neden yüzde 120? Neden 2020 yılı? Yüzde 120, Yunanistan'ın borçlarını sürdürülebilir kılacak bir oran olarak tespit edildi. Bu rakam nasıl bulundu? Bilen yok!
Bankalarla ilgili risk ağırlıklı sermaye yeterlilik oranı uygulamaya geçtiğinde, oran yüzde 8 idi. İlk zamanlar yüzde 8'e Cooke rasyosu denirdi. Cooke bu oranı tavsiye eden komisyonun başkanıydı. Kendisine "Neden yüzde 8 de, yüzde 9 ya da yüzde 7 değil?" diye sorulduğunda, "Bilmem. Bize güzel bir rakam gibi geldi" diye yanıtlamıştı. Yunanistan'ın borcunun milli gelire oranı yüzde 120'ye geldiğinde sürdürülebilir olacağı da böyle bir bakış açısıyla bulundu galiba. İspanya yüzde 80 borçluluk oranı ile borçlanmakta zorlanırken, bugünkü şartlarda Yunanistan'ın yüzde 120'lik borçluluk oranı ile nasıl yoluna devam edeceğini kestirmek zor.

MASADA SEÇENEKLER DAR
Yüzde 120 oranına ulaşmak zaten başlı başına bir sorun. Ulaşılamayacağı şimdiden anlaşıldı. Şimdi, bu orana ulaşabilmek için başka yeni neler yapılacağı konuşuluyor. Masada birkaç öneri vardı: AB devletlerinin Yunanistan'dan alacaklarının bir bölümünün silinmesi, Yunanistan'a kurtarma fonundan verilen kredilerin faizlerinin düşürülmesi ve özel kesimin elindeki Yunanistan bonolarının derin bir ıskonto ile geri alınması. Bunların hepsinin belli bir oranda yapılması dahi durumu kurtarmıyor. Yüzde 120 oranına artık 2020 yılında değil, 2022 yılında ulaşılması hedefleniyor. İşler doğru giderse borç indirimine gidilip borç yükünün yüzde 110'a indirilmesi olasılığı da var.
Geçen mart ayında Yunanistan'ın özel kesime olan borçları yeniden yapılandırılmıştı. Avrupa Merkez Bankası'nın elindeki Yunanistan tahvilleri hariç, bütün diğer tahviller yüzde 50'ye yakın kırpılmıştı. Şimdi, aynı kesimden ellerindeki tahvilleri derin bir ıskonto ile ellerinden çıkarmalarını istemek çok gerçekçi görünmüyor. Özellikle AB çapında bankacılık birliği kurulmasında zorlanıldığı bir dönemde, böyle bir talep AB çapında bankalara olan güveni daha da sarsabilir. Ama, ileride bu seçenek yeniden gündeme gelecektir.

DAHA ÇOK BORÇ SİLİNİR
En gerçekçi yaklaşım AB'nin diğer devletlerinin Yunanistan'dan alacaklarının bir bölümünü silmeleri ve kurtarma fonundan Yunanistan'a verilen borçların faizlerinin indirilmesiydi. Bu noktada iki sorun vardı: Borçların ne kadarı silinsin ve faiz indirimi ne kadar olsun? Başta Almanya olmak üzere bazı ülkeler borç silme yaklaşımına karşı koydular. Başardılar da. İleride bu seçenek de mutlaka yeniden gündeme gelecektir.
Faiz indiriminde uzlaşıldı. Faiz, bazı ülkelerin borçlanma maliyetlerinin altına çekildi. Vade uzatıldı. Ödemesiz dönem getirildi. Yunanistan yaklaşık 40 milyar Euro maliyetten kurtarıldı. Bütçede faiz dışı fazla verildiğinde, yeni avantajlar (borç silinmesi) sağlanabileceği sözü ile Yunanistan'a teşvik verilmeye çalışıldı. Bir kez daha "yaratıcı belirsizlik" oluşturulmuş oldu.
Sonuçta, Yunanistan bir kez daha geçici olarak kurtarıldı. Mart ayında uygulamaya konulan borç yapılandırmasının arzulanan sonucu doğurmayacağı eylül ayında anlaşılmıştı. Şimdiki kurtarmanın da çalışmayabileceği gelecek yılın mayıs ayına doğru belli olur. Borç silme ve faiz indirme gibi seçenekler bir kez daha masaya yatırılabilir.
Daha gerçekçi yaklaşımlar benimsenerek daha köklü çözümlere gidilmeden Yunanistan ekonomisi daha çok kurtarılır.