Advertisement

Küresel kriz sonrası otoriteler çeşitli piyasalarda şişen balonlar hakkında çok daha dikkatli olmaya çalışıyorlar. 2008 yılının ikinci yarısında derinleşen küresel krizin asıl suçlusunun şişen balonlara otoritelerin kayıtsız kalmış olması gösteriliyor. Otoriteler şişen balonları patlatmaya çalışır mı? Pek görülmüş bir şey değil.
Eski Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Alan Greenspan "merkez bankaları şişen balonları patlatmaz, balon patladıktan sonra ortaya dökülen pisliği temizler" demişti. Gerçekten de öyle oldu. Ama, balon patladıktan sonra ortaya saçılan pislik o denli fazla ve yoğundu ki, FED, aradan dört yıl geçmesine rağmen hâlâ temizleyebilmiş değil.
Balon nedir? Balon ne kadar büyüdüğünde şişmiş sayılır? Ne zaman balonu dış müdahalelerle patlatmak gerekir? Bu sorular artırılabilir. Yanıtları da kişiden kişiye, kurumdan kuruma değişebilir. "Temel ekonomik verilerle açıklanamayan her türlü fiyat hareketi balondur" diyelim ve devam edelim.

VARLIK FİYATLARI
Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler çeşitli piyasalarda balonların oluştuğu izlenimi veriyor. Ama, varlık fiyatlarının artması daima iyi bir şeymiş gibi düşünüldüğünden, gelişmeler balonun şişmesi olarak değerlendirilmiyor. Örneğin, Borsa endeksinin artması iyi bir şey. Ne kadar artarsa o kadar iyi değil mi? Hazine bonosunun faizinin düşüp fiyatının artması iyi bir şey. Hem Hazine daha az maliyetle borçlanıyor hem de elinde Hazine bonosu olanların getirileri artmış oluyor. Yeni konut inşaatlarının artması ve fiyatların yükselmesi de fena değil. Evi olanlar daha varlıklı hale geliyor. Ev almaya çalışanlar fiyatlar daha da artmadan ev alabilmek için acele ediyorlar. Müteahhitler para kazanıyor. Ekonomi canlanıyor.
Varlık fiyatlarının artmasına kim muhalefet edebilir ki? Borsada endeksi çok yükseldi, biraz düşürmek lazım diye bir politika benimsenebilir mi? Hazine faizleri çok düştü, çıksın diye bir girişimde bulunulabilir mi? Bu soruların yanıtları genellikle olumlu olmadığı için balonlar şişiyor. Sonunda, müdahaleye gerek olmaksızın patlıyor.
hisse senedi fiyatlarının ortalamasından oluşan endeksin genellikle ekonomik büyüme ile yakın ilişki içinde olduğu söylenir. Gerçekten de öyledir. Türkiye'de yıl başından bu yana ekonomik büyüme yıllık bazda yüzde 8'lerden yüzde 3'lere indi, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası endeksi bu dönemde yüzde 50'ye yakın arttı. Bu balon olamaz mı?

FAİZ VE KONUT
Hazine bonosu faizleri devletin borçlanma ihtiyacı ve enflasyon ile yakından ilgilidir. Yılbaşında hedeflenen bütçe açığı 21 milyar liraydı. Büyük bir olasılıkla gerçekleşen bütçe açığı hedeflenenin iki katına yakın olacak. Enflasyon yıllık yüzde 7 civarında. Son sekiz yıldır enflasyon ortalama yıllık yüzde 8 civarında gerçekleşti. Ama, Hazine bonosunun yıllık faizi son dönemde yüzde 6'nın altına geldi. Yatırımcı negatif reel faize razı görünüyor. Bu balon olamaz mı?
Nereye baksanız yüksek binalar yükseliyor. Çoğunda TOKİ ve Emlak Konut levhaları asılı. Vinçler birçok kentin siluetinin temel öğesi durumuna geldi. Gerçek işsizlik oranı büyük bir olasılıkla yüzde 15 civarında. Konutlar o denli hızlı satılamıyor, ama fiyatlar da düşmüyor. İnşaat sektöründe balon yok mu?
Büyük yükselişleri hep büyük düşüşler takip eder. Her yükseliş de mutlaka bir düşüşün nedeni değildir. Ama, bazı gelişmeleri alıştığınız kalıplarda açıklamakta zorlanmaya başladığınızda dikkatli olmakta yarar var.