Advertisement

Her kişinin ya da her kurumun yapabileceği işler vardır, yapamayacağı. Bu yargı ekonomi politikaları için de geçerli. Maliye politikasının yapabileceği ve çok başarılı olabileceği alanlar vardır, para politikasının da. Bazı durumlarda, para ve maliye politikaları beraber kullanılarak arzulanan hedeflere ulaşılabilir. Teorik ve pratik öğretiler göstermiştir ki, para politikası maliye politikasının yada maliye politikası para politikasının başarabileceği işleri yapamazlar.
2008 yılının ikinci yarısından sonra küresel düzeyde ekonomi politikalarına kılavuzluk eden bazı ilkeler dışlandı. Ekonomik dengelerin çeşitli politikalara hiç tepki vermemesi ya da beklenenden çok daha az ve yavaş tepki vermesi hem teknik hem de siyasi politika yapıcılarını yeni arayışlara itti. Bazen sapla saman karıştırıldı. Ekonomi politikaları konusunda yaşanan kafa karışıklığı belki de bugün yaşanan küresel olumsuz ekonomik havanın da önemli bir nedeni. İleride yapılacak çalışmalar gerçekten böyle olup olmadığına ışık tutacak.
Birçok ülkede hem finansal sistemin batmasını önlemek hem de durağanlaşan özel kesim talebini ikame etmeye yönelik olarak maliye politikaları çok çabuk tepki verdi. Zaten çok borçlu olan birçok gelişmiş ekonomide kamunun borçlanma ihtiyacı ve borçluluğu arttı. Gelinen noktada maliye politikaları büyük ölçüde kullanılamaz hale geldi. Euro Bölgesi'nde yaşanan "borç sorunu" ya da Amerikan ekonomisine yönelik kaygıların artmasına neden olan "mali uçurum" aslında maliye politikalarının iflasını simgeliyor.
Kamu borcunun milli gelirine oranı yüzde 200'ü aşmış Japonya'da daha gevşek maliye politikası uygulanacağı taahhüdüyle iktidara gelenler aslında ateşle oynuyorlar. Bir noktada, Japonya'nın iç tasarruflarındaki artış kamu borcundaki artışı karşılayamadığında, ki ekonomik durgunlukla o noktaya hızla yaklaşılıyor, Japon ekonomisi Yunanistan'da daha beter bir hale düşebilir.
Maliye politikaları işlevsiz hale geldiğinde, politika yapıcılarının durumu ellerinde kalan tek politika ile para politikası ile tek kollu boksörün iki kollu rakibi ile mücadele etmesine benziyor. Tek kol ile her yandan gelen saldırıları önlemeye çalışıyor. Ama, tek kol ile de rakibi devirebilmesi mümkün değil. Tek kol da giderek güçsüzleşmeye başlıyor.

TAAHHÜTLERİN ARTIŞI KAFALARI KARIŞTIRIYOR
Para otoriteleri giderek hedef yelpazesini genişletiyor. Örneğin, Amerikan Merkez Bankası (FED) önce politika faizini sıfıra yaklaştırdı. Ardından "miktarsal gevşeme" adı altında defalarca para pompaladı. Ekonomik birimlere güven verip harcamalarını artırsınlar diye sıfıra yakın faizlerin iki yıldan uzun süre devam edeceğini taahhüt etti. Son olarak da, işsizlik oranı yüzde 6.5'e inene kadar (şimdi yüzde 7.7) FED faizleri düşük tutacağının taahhüdünü verdi. Şimdiye kadar yapılanlar tatminkâr sonuçlar vermedi. Son taahhüdünde fazla bir fayda sağlaması beklenmemeli.
Avrupa Merkez Bankası ve biz de dahil birçok gelişmekte olan ekonomilerdeki para otoritelerinin de benimsedikleri strateji farklı değil. Merkez bankaları ekonomik birimlere verdikleri taahhütlerde ifrata (aşırılık) kaçıyorlar. Halbuki, ellerindeki araçların yapabilecekleri çok kısıtlı. Onlar da bunu biliyorlar. Birçok ülkede sorun, tek kollu boksörün yaşadığı sorun. Taahhütte ifrata kaçarak aslında para otoriteleri hiçbir taahhüdü yerine getiremeyebileceğinin mesajını veriyor. Belki de yaşanan
sorunların nedeni artık merkez bankalarının bu tutumu. Para otoritelerinden ne beklemeleri gerektiği konusunda ekonomik birimlerin kafası karıştı.