Advertisement

2012 yılı boyunca küresel ekonominin üzerinde üç farklı kara bulut dolaştı. Euro bu haliyle devam edecek miydi? Bu soru çok soruldu. İkinci kaygı Amerikan ekonomisinin ne yönde yol alacağı oldu. Başkanlık seçimi belirsizliğin bir başka boyutuydu. “Mali uçurum” korkusu yılın sonuna doğru yoğunlaştı, hâlâ da devam ediyor. Üçüncü kara bulut gelişmekte olan ekonomilerin son iki yıldır sürdürdükleri performansı devam ettirip ettiremeyecekleriydi.
Çin ekonomisine yönelik yıl içinde gelen olumsuz veriler moralleri bir süre bozdu. Geriye bakıldığında, 2012 yılı boyunca ekonomi ile ilgilenenleri meşgul eden konuların hiçbiri korkulduğu gibi gelişmedi. Aksine, 2011 yılı sonuyla karşılaştırıldığında, küresel risklerin azalması açısından 2012 yılında küçümsenmeyecek bir yol alındı. Sorunlar elbette bitmiş değil. Ama, sorunlar eskisi kadar ağır da değil.

AVRUPA VE AMERİKA
Yıla Euro Bölgesi’ne yönelik kaygılarla başlamıştık. Mart ayında Yunanistan’ın borçlarının yeniden yapılandırılması moralleri bir parça düzeltti. Ardından İspanya’nın sorunlarının ağırlaştığına yönelik haberler ile İtalya ve İspanya’nın borçlanma maliyetindeki artışlar, kaygıları daha da derinleştirdi. Avrupa Merkez Bankası’nın, bir istikrar programını kabul etmeleri şartıyla ülke bonolarını sınır koymaksızın alabileceğini açıklaması yüreklere su serpti. Piyasalar belli bir normalleşme sürecine girdi. Yüzde 30’larda dolaşan Yunanistan bonolarının yıllık faizi şu sıralarda yüzde 11 civarında. Yıl içinde yüzde 7’yi aşan yıllık bono faizleri şimdi İtalya’da yüzde 4.5, İspanya’da yüzde 5’in çok az üzerinde.
Almanya’nın faizlerinin yüzde 1.3 olduğu bir ortamda bu duruma normal diyemeyiz. Ama, normalleşmeye doğru gidiliyor denebilir.
Euro Bölgesi’nin sorunlarını aşabilmesi için daha olumlu bir ortam söz konusu. Bu ortamı kullanıp kullanamayacaklarını gelecek yıl göreceğiz. Amerikan ekonomisi herkesi şaşırtıyor. Yıla oldukça olumsuz beklentilerle başlandığı halde, ekonomik büyüme oldukça tatminkâr. Geçen yılın aynı dönemleriyle karşılaştırıldığında, bu yıl reel olarak Amerikan ekonomisi ilk üç ayda yüzde 2.4, ikinci üç ayda yüzde 2.1 ve üçüncü üç ayda yüzde 2.6 büyüdü. İşsizlik tatminkâr düzeye gelmediyse de, düşüş eğiliminde. 2010 yılının kasım ayında yüzde 10’a yaklaşan ortalama işsizlik oranı geçen yılın kasım ayında yüzde 8.5 olurken, geçen ay yüzde 7.7’ye kadar düştü. Amerika’da işsizlik alışılmışın üzerinde, eğilim olumlu yönde.

OLUMLU BİR DÖNEMEÇ
Gelişmekte olan ekonomiler 2010 ve 2011 yılında gösterdikleri performansın oldukça gerisindeler. Çin ekonomisi, geçmiş iki yıla göre bu yıl daha yavaş büyüdü (yüzde 8’in altında). Biz de dahil, diğer belli başlı gelişmekte olan ekonomilerde de büyüme yavaşladı. Yavaşlamanın bir bölümü uygulamadaki ekonomi politikalarından gelirken, bir diğer bölümü yıl içinde yaşanan küresel belirsizliklerin ekonomik birimlerin yatırım ve tüketim kararlarını olumsuz etkilemesinden kaynaklanıyor. Dünyanın belli başlı hiçbir yerinde enflasyon ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun halinde değil. Aksine, kısa vadede enflasyon riskinin hâlâ çok düşük olduğu bir dönemdeyiz.
Dolayısıyla, ekonomi politika yapıcılarının ekonomik büyümeye yönelik politikaları rahatlıkla uygulamaya koyabileceklerini düşündükleri bir ortam söz konusu. Yıl biterken, küresel ekonomi olumlu bir konumda ve görünümün daha da olumluya dönebileceği bir dönemeçte.