Advertisement

2007 yılında sinyal verip 2008 yılının ikinci yarısında derinleşen küresel kriz, gelişmiş ekonomileri gelişmekte olanlara göre çok daha fazla hırpaladı. Bu da normaldi. Çünkü, krizin kaynağı gelişmiş ekonomilerdi. Gelişmekte olan ülkeler de etkilendiler. Etki, küresel talebin düşmesinden ve küresel finansal sistemin küçülme eğilimine girmesi yoluyla oldu.
Küresel krizin bir diğer yan etkisi Euro Bölgesi ekonomilerinin sarsılmasıydı. Euro Bölgesi'nin "çok borçlu" ülkelerinde "şapka düştü, kel göründü" gibi oldu. Küresel finans sisteminin hızla büyüdüğü dönemde çok borçlu olmalarına rağmen, Euro Bölgesi ülkeleri rahatlıkla borçlanabildiler, borçlanma ihtiyaçlarını daha da artırabildiler. Ne zaman ki, küresel krizle beraber finans sisteminin büyümesi durdu, hatta küçülme süreci başladı, çok borçlu ülkelere finans piyasaları kapandı.

AMERİKA
Finansal kriz, tüm gelişmiş ülkeler için üretim ve talep krizine dönüştü. Küresel resesyon yaşanmaya başladı. O nedenle, 1930'lu yıllarda yaşanan küresel kriz için kullanılan Büyük Buhran teriminden esinlenilerek bu krize Büyük Resesyon adı verildi. Büyük Resesyon'dan farklı ülkeler farklı biçimde etkilendiler.
Gelişmekte olan ülkeler çok çabuk toparlandılar. 2009 yılının ikinci yarısında birçok gelişmekte olan ülke yeniden büyüme sürecine girdi. Aynı çabukluğu krizin merkezindeki gelişmiş ülkelerde göremedik. Hâlâ da göremiyoruz.
Amerikan ekonomisinin toparlanması 2010 yılının başında başladı. On iki aylık toplam milli gelirin bir önceki on iki aydaki milli gelire göre büyümesi 2010 yılının ikinci üç ayında başladı. Aynı bazda 2008 yılının son üç ayından 2010 yılının ilk üç ayına kadar Amerikan ekonomisi reel olarak küçüldü.
2010 yılının ikinci yarısından bu yana Amerikan ekonomisi ortalama yıllık yüzde 2.2 civarında büyüyor. 2007 yılının ikinci yarısından önceki dört yılda Amerikan ekonomisinin ortalama yıllık büyümesi yüzde 3.1 idi. Büyümedeki performans düşüklüğü çok açık. Performans düşüklüğünü daha da vahim yapan, 2007 yılı öncesinde işsizlik oranı ortalama yüzde 5 civarındayken, 20072009 yılları arasındaki Büyük Resesyon sonucunda ortalama işsizlik yüzde 10 civarına geldi. Son dönemde işsizlik oranı yüzde 7.8'e kadar geriledi.

DİĞERLERİ
Zordaki Euro Bölgesi ekonomilerini dışarıda bırakırsak, Almanya ve Fransa gibi ekonomiler iki taraftan darbe alıyorlar. Küresel talep düşüklüğü özellikle dış talep yoluyla büyüyen Almanya'yı olumsuz etkiliyor. Diğer taraftan en önemli ticaret alanı Euro Bölgesi'ndeki sorunlar bu ülkeleri olumsuz etkiliyor.
Büyük Resesyon dönemini Almanya da çabuk atlatmıştı. Almanya'da büyüme 2010 yılında yüzde 4.2, 2011 yılında yüzde 3 olmuştu. Geçen yılki büyümeleri yüzde 1 'in altına geldi. Almanya ekonomisi giderek karışık sinyaller vermeye başladı.Fransa 2010 ve 2011 yıllarında yüzde 1.7 büyüdükten sonra 2012 yılında büyüme sıfıra yaklaştı. İngiltere Büyük Resesyon'dan sonra toparlanabilmiş değil. Japonya da benzer konumda. Toplu olarak bakıldığında, Büyük Resesyon sonrasında gelişmiş ekonomiler arasında en iyi performansı Amerika gösteriyor. Diğerlerinde büyüme ya kötüleşiyor ya da kötü olmaya devam ediyor. Amerikan ekonomisinin geçen yılın son üç ayında yüzde 0.1 küçülmesi hem geçici hem de büyümenin hesaplanma metodolojisinden kaynaklanıyor. Bizim alıştığımız metotla, Amerikan ekonomisi 2012 yılının tamamında yüzde 2.2 büyüdü.