Advertisement

Son günlerde Türk Lirası'nın yine çok değerlendiği yönünde görüşler ileri sürülüyor. Kimine göre paramız yüzde 18, kimine göre olması gerekenden yüzde 20 daha değerli. Yabancı gazeteler bu konuya daha fazla yer vermeye başladı. Olması gereken ne?
Reel efektif döviz kuru endeksine bakarsak, 2003 yılı ortalaması 100 kabul edildiğinde, bu yılın ocak ayı itibarıyla endeks 120.2 oldu. Demek ki, 2003 yılı ortalamasına göre, paramız reel olarak yüzde 20 daha değerli hale geldi. Endeks en yüksek değerlerinden birine 2010 yılının ekim ayında 1 31.4 ile ulaştı. Bu düzeyi baz alırsak, son on beş ayda paramız reel olarak yaklaşık yüzde 8 daha az değerli durumda.

KURLARIN DÜZEYİ
Reel efektif döviz kuru endeksi, nominal döviz kurunun (yarım dolar + yarım Euro) bizdeki ve yurtdışındaki ortalama enflasyonla düzeltilmiş şekli. Yurtdışındaki enflasyonu hesaba katmazsak, nominal kurlar hiç değişmese, yılda yüzde 6-7 enflasyonla paramız zaten yılda yüzde 6-7 değer kazanıyor. Nominal kurlar düştüğünde, paramızın değer kazanması hızlanmış oluyor.
Nominal döviz kuru 2011 yılının ekim ayında ortalama 2.16 oldu. Bu yılın ocak ayında nominal döviz kuru ortalama 2.05 idi. Demek ki, ortalama nominal kurlar son on beş ayda yaklaşık yüzde 5.1 kadar düşmüş.
Döviz kurlarındaki oynamaların, dış ticaret dengesinden çok sermaye hareketleri yoluyla gerçekleştiği artık hiç kimsenin itiraz etmediği bir olgu. Yabancı fon akımları ülkeye geldikçe, döviz kurları düşme eğilimine giriyor, çıktıklarında döviz kurları yükseliyor. Yabancı sermaye akımlarının ne yönde hareket edeceği büyük ölçüde yabancı yatırımcıların getiri beklentisiyle ilgili.

YABANCILARIN BEKLENTİSİ
Yabancı yatırımcıların getiri beklentisi, yatırımın vadesine göre, yatırımın nominal getirisi artı ya da eksi beklenen döviz kuru değişmesi. Kurların düşeceği bekleniyorsa, yabancı yatırımcının yabancı para bazında getirisi nominal getiri oranı artı döviz kurundaki beklenen düşme kadar olur. Yani, bir yıllık Hazine bonosu yüzde 6 veriyorsa ve döviz kurlarındaki beklenen düşüş bir yıl içinde yüzde 5 ise, yabancı yatırımcının yabancı para cinsinden toplam getirisi yüzde 11 'i aşar. Döviz kurlarında bir artış bekleniyorsa, yabancıların yabancı para cinsinden getirisi nominal faizin de altında, hatta negatif dahi olabilir.
2010 ve 2011 yıllarının son üç ayında artan döviz kurları, yabancı yatırımcılar için önemli bir fırsat oluşturdu. O noktadan sonra Türk Lirası'nın değer kazanma (kurların düşme) olasılığı arttı. Dolayısıyla, nominal faizlerin üzerinde yabancı para cinsinden getiri elde etme olanağı doğdu. Yabancılar bunu iyi değerlendirdiler. Dolar bazında yüzde 10'un üzerinde getiri elde etmeyi başardılar.
Şimdi, kurların daha da düşme olasılığının çok azaldığı bir döneme girdik. Merkez Bankası açıkça, reel döviz kuru endeksinin 120'nin üzerinde kalmasının sağlıklı olmadığını açıkladı. Endeksin 125'e gelmesinin müdahale nedeni olabileceğini söyledi. Bu durumda, düşen nominal faizlerle beraber bono piyasası yabancılar için artık eskisi kadar çekici olmaktan çıktı. Yeni bir kur ayarlaması olduğunda ise, kurların yeniden düşme olasılığı artıp yabancıların daha iyi getiri elde etme olanağı doğar. Yabancılar açısından Türk Lirası'nın fazla değerli hale gelmiş olmasının arkasında bu gerçek var.
Yabancıların bu duruşu aynı zamanda bizim ihracatçılarımızın konumuyla da örtüşüyor.