Advertisement

Hasta ekonomiler gelişmiş ülke ekonomileri. Hasta olmalarının nedeni bilinen ekonomi politikalarının arzulanan sonuçları doğurmaması. Tedavi nasıl olacak? Bunu bilen yok. Bu ekonomilerde kan dolaşımı bozuk. Damarlar tıkalı. Damardan verilen ilaçlar ulaşması gereken yerlere ulaşamıyor.
Tedaviden beklenen, bu ekonomilerin bilinen ekonomi politikalarına cevap verip büyümeye geçmeleri. Bugüne kadar bilinen ekonomi politikalarına cevap veremediler. Dolayısıyla, ekonomik büyümeye de geçemediler. Damarlar tıkalı olduğu halde, daha fazla kan pompalayarak ilaçların gitmesi gereken yerlere gitmesine çalışılıyor.
Hasta ekonomilerin başında Japonya ve Euro Bölgesi geliyor.

JAPONYA
Japonya'nın sorunu deflasyon içinde büyümeye geçememesi. Deflasyon enflasyonun tam tersi. Deflasyon fiyatların düşmesi demek. Bırakın enflasyon yaratmayı, Japonya fiyatların düşmesini dahi engelleyemiyor. Düne kadar bunun sorumlusu olarak hep Japonya Merkez Bankası (BOJ) gösterildi. BOJ'un yeteri kadar para basmadığı iddia edildi. Seçimlerden sonra işbaşına gelen yeni hükümetin önceliği maliye ve para politikalarını daha da gevşetmekti. Şanslarına, BOJ Başkanı'nın da görev süresi dolmak üzereydi.
BOJ'a yeni başkan atandı. Atanan kişi son on yıldır BOJ'un yeteri kadar para basmadığını iddia edenlerdendi. Şimdi dümene geçti. BOJ'un başkan yardımcıları da değişti. BOJ'da tüm ekip yenilendi. Gevşeme için şimdi her şey hazır.
Parasal gevşemeden ne bekleniyor? Faizler düşük tutulacak. Parasal gevşeme kısa dönemde hedeflenen yüzde 2'nin dahi üzerinde bir enflasyon yaratacak. Bu şekilde reel faizler negatife dönecek. Negatif reel faizlerle özel kesim yatırım ve tüketim harcamalarını artıracak, tasarruflarını kısacak.
20 yıldır Japonya'da bu beklenti hâkim. O nedenle BOJ'un bilançosu ikiye katlandı. Ama, bir şey olmadı. 1990'lı yılların başında dünyanın en az borçlu kamu sektörüne sahip Japonya şimdi dünyanın en borçlu kamu sektörüne sahip hale geldi. 20 yıldır hiçbir politika önlemi Japon özel kesiminin deflasyon beklentisini kıramadı. Özel kesimde tasarruf eğilimini düşürmedi, aksine artırdı. Yatırım ve tüketimlerini hızlandıramadı.
Yeni hükümetin önündeki en büyük zorluk Japonya'daki ekonomik birimlerin deflasyon beklentisini kırmak. Bunu yapabilmek için şaşırtıcı ölçüde gevşemeye gitme kararı aldılar. Sonuç verip vermeyeceğini göreceğiz. Giderek umutlar kırılıyor.

EURO BÖLGESİ
Bir diğer hasta, Euro Bölgesi. Onların işi belki Japonya'dan da zor. Çünkü, karar alma mekanizmaları karmaşık. Üyeleri arasında fikir birliği yaratmak zor. Dolayısıyla, uygulamaya konan ekonomi politikalarının çoğu zaman itibarı çok az. Belki en itibarlı kurum Avrupa Merkez Bankası (ECB).
Sorunları Japonya'dan farklı, ama ulaşılmak istenen sonuç ve eldeki aletler aynı. ECB parasal gevşemeye giderek negatif reel faiz yaratacak. Yatırım ve tüketim talebi artacak. Ekonomik büyümeye geçilecek. Bugünlerde herkes kendine negatif reel faiz oluşturma peşinde. Hasta ekonomilerde bu sağlanamazken, gelişmekte olan ekonomiler bu konuda daha başarılı.
ECB yeni bir faiz indirimine gidebileceği sinyalini verdi. ECB'nin tahminlerine göre, enflasyon riski dengeli. Yani, enflasyondan korkuları yok. Ama, ekonomik büyümeye yönelik riskler aşağı yönlü. Yani, büyümede sorun var. İkisini bir araya getirdiğimizde, ECB'nin yeni bir faiz indirimi için zemin hazırladığını görüyoruz. İşe yarar mı? Bugüne kadarki faiz indirimleri ne kadar işe yararsa, o kadar işe yarar. Yani, pek bir şey olmaz.
Sorun, damarların tıkalı olması. Daha fazla kan pompalamak damarları açmıyor. Damarları açacak olan, beklentilerin değişmesi. Japonya da, Euro Bölgesi de beklentileri yönetmekte sorun yaşıyor.