Advertisement

Finans piyasalarındaki tüketicilerin genel tüketici grubundan farklı ele alınarak korunmalarına yönelik düzenlemeler yapılması dünya çapında kabul gören bir yaklaşım. 2008 yılında başlayan gelişmiş ülke finans piyasalarının çöküşü sonrası böyle bir yaklaşım benimsendi. Türkiye’de de benzer bir yaklaşımın benimsenmesi doğal.

Finans piyasalarındaki tüketiciler (müşteriler) ile tost makinesi alıcılarını aynı kefeye koymak çok doğru değil. Finans piyasaları zaten kamu otoritelerince düzenlenen, denetlenen ve yönlendirilen bir sektör. Müşterilerinin de korunması yine uzmanlık isteyen bir alan. Amerika’da finans piyasalarında tüketicilerin korunması sorumluluğu Amerikan Merkez Bankası’na (FED) verildi. FED içinde bağımsız bir bölüm oluşturuldu. FED’in gözetim ve denetimden sorumlu birimlerinden tamamen ayrı olacak düzenlemeler getirildi.

BDDK YANLIŞ YER
Türkiye’de finans piyasalarındaki tüketicinin korunması görevinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) verileceği yönünde işaretler var. Doğruysa, çok büyük bir yanlış yapılıyor. BDDK’nın finansal alanda yaptığı düzenlemelerde makro ekonomik hedefleri göz önüne alması ne kadar yanlışsa, finansal sistemin gözetimi, denetimi ve düzenlenmesini sistemin sağlıklı çalışmasına odaklaması gereken BDDK’nın sistemin müşterilerini de gözetmesi o denli yanlış olur. Ama, iki yanlışın bir arada yapılmasına yönelik baskılar söz konusu gibi görünüyor.

Tüketicilerin bir kamu otoritesi tarafından korunması çok önemli bir konu. Bağımsızca yapılmalı. Tüketicinin korunması ile ilgili kamu otoritesi, sistemin sağlığına odaklanmış kamu otoritesi ile doğal olarak birçok konuda çatışma içinde olacak. Biri diğerinin ayağına basacak. Bir yerde denge kurulacak. Bu iki görevin aynı kuruma verilmesi her iki görevin de doğru dürüst yapılmamasına neden olabilecek. Merkez Bankası içinde bankacılık sektörünün gözetim, denetim ve düzenleme işlevlerinin olmaması da bir anlamda para politikası ile bankacılık kesiminin sağlığı arasında Merkez Bankası’nın arada kalmaması içindi.

HEDEFE ODAKLANAN KURUM GEREKLİ
Bugünkü yapılanma içinde finansal piyasalarda tüketicinin korunmasına yönelik oluşturulacak kamu otoritesinin yeri Merkez Bankası gibi görünüyor. Eskiden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Merkez Bankası içinde bağımsız bir bölümdü. Benzer biçimde Merkez Bankası içinde “Tüketicinin Korunması“ birimi kurulabilir. Merkez Bankası yönetiminin dışında ayrı bir yönetim birimi oluşturulabilir. Üst düzey Merkez Bankası yetkililerinden oluşan bir yönetim kurulu kurulur. Gerek görülürse, BDDK’dan bir yetkili de bu kurulun üyesi olabilir.

Ama, BDDK’nın tüketicilerin korunması işlevini tek başına üstlenmesi en son düşünülecek yapılanma şekli gibi görünüyor. Yeni kurumlar oluşturmaktan çekinilmemeli. Bugün bağımsız oluşumlar yoluyla yürütülen birçok denetim ve gözetim ve düzenleme faaliyetleri eskiden Hazine tarafından yerine getirilirdi. 1980’li yıllardan önce, Hazine, bugünkü Sermaye Piyasası Kurulu ve Kurumu idi, bugünkü BDDK idi, bugünkü birçok üst kuruldu. 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başlarında Hazine aynı zamanda Merkez Bankası’ydı. Bütün bu kuruluşlar Hazine’den doğdu. Neden Hazine bu şekilde parçalandı? Çünkü, kuvvetler ayrılığı yoluyla, arzulanan hedefe, o hedefe odaklanmış kurumlar yoluyla daha kolay varılabileceğinin bilinci gelişti.

Tüketicinin korunması da böyle bir olgu. Bu perspektifi gözden kaçırırsak, tüketicinin korunmasını pek fazla ciddiye almamış oluruz.