Advertisement

Son dönemde Merkez Bankası'nın döviz rezervlerindeki artışı eleştirmek isteyenler "Emanet parayla rezervler artıyor" diye bir söylev geliştirdiler. Bu cümleden söylenmek istenen Merkez Bankası'ndaki dövizlerin artmasının nedeninin dövizi Türkiye'deki bankalardan borçlanması.
Geçmişte de döviz rezervlerinin artma nedenleri eleştirilip küçük görülürdü. 1970'li yılların ikinci yarısında başlayıp hâlâ devam eden kredi mektuplu döviz tevdiat hesapları yoluyla yurtdışında yerleşik Türk vatandaşlarından alınan döviz mevduatları yoluyla Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin artması küçük görülürdü. Başlarda, Dresdner Bank yoluyla toplanan bu mevduatların bir bölümü bloke edilirdi. "Döviz rezervleri artıyor, ama ne kadarı kullanılabilir rezervler" diye eleştirilirdi.

REZERV, REZERVDİR

Bir merkez bankası için "rezerv, rezervdir". Döviz rezervlerinin nasıl oluştuğu elbette önemlidir, ama döviz rezervi tutmanın amacı, gerektiğinde biriktirilen dövizlerin kullanılması ise, dövizlerin toplanması yurtiçinden ise, döviz rezervi her zaman döviz rezervidir.
Bir merkez bankası birkaç yoldan döviz rezervi biriktirebilir: 1) Piyasalardan kendi bastığı parayla döviz satın alabilir, 2) Yurtiçindeki bankalardan döviz borçlanabilir, 3) Yurtdışından döviz borçlanabilir.
Bir tercih yapılacaksa, bir merkez bankasının kendi bastığı parayla döviz alması her zaman tercih edilecek bir yoldur. Maliyeti yok değildir. Bu yolla piyasadan döviz toplarken, aynı zamanda piyasadaki yerli para likiditesi artırılmış olur. İkinci tercih edilebilecek yol, yurtiçindeki bankalardan döviz borçlanılması olabilir. Bu yolla yerli para likiditesi artırılmadan piyasadan döviz toplamak mümkündür. Şu anda Merkez Bankası'nın yaptığı da bu. Üçüncü yol, Merkez Bankası'nın yurtdışından döviz borçlanmasıdır. Bu en az tercih edilebilecek bir yol. Mümkünse, döviz krizlerinde başvurulabilecek bir yol denebilir.

KİMDEN EMANET?

Türkiye'de yerleşik bankalar Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) olduğu kadar Merkez Bankası'nın da düzenlemelerine tabidir. Merkez Bankası, para politikasından reel ekonomiye giden kanalları etkilemeye yönelik olarak bankalar üzerinde belli düzenlemeler yaparken, BDDK bankaların sağlığına yönelik düzenlemelere odaklanır.
Munzam karşılık uygulaması Merkez Bankası'nın para politikasının işleyişine yönelik düzenlemelerinden biri. Bankaların TL ve döviz yükümlülüklerine karşı bankaların Merkez Bankası'na mevduat yapması şart koşuluyor. Yani, bankalar bu kurala uymak zorunda. Döviz üzerinden munzam karşılık oranı artırıldığında, bankalar daha fazla dövizi Merkez Bankası'na yatırmak zorunda kalıyor. Merkez Bankası'nın döviz rezervleri artmış oluyor.
Son dönemdeki uygulamayla, bankaların TL yükümlülüklerinin bir bölümü için de Merkez Bankası'na döviz yatırabilmeleri olanağı getirildi. Bu uygulama şimdilik "isteğe bağlı" bir biçimde yürürlükte. Piyasa şartları bankaların TL yerine Merkez Bankası'na döviz yatırmalarını teşvik ediyor. İleride şartlar değişip bankalar dövizlerini isteyip yerine TL yatırmayı tercih ederlerse ne olur? O takdirde, işler karışmış olur. Bugün "isteğe bağlı" olan bir uygulama yarın "mecburi" hale gelebilir. Sonuçta, Merkez Bankası'nın muhatabı, düzenleme yetkisi alanındaki bankalardır. Bu nedenle yurtiçindeki bankalardan döviz borçlanılması yoluyla biriktirilen döviz rezervi politikası, para basarak döviz biriktirmenin arkasında ikinci en iyi yoldur.
Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini artırmasının doğru olup olmadığı tartışılır. Döviz rezervlerinin artış hızı eleştirilebilir. Ama döviz rezervlerindeki artışı "emanet para"yla yapıldığı için eleştirmek, eleştirecek başka bir şey bulamamakla aynı anlama gelir.