Advertisement

Tüm ekonomik veriler Avrupa ekonomilerinin resesyonda olduğunu ve resesyonun hâlâ devam ettiğini gösteriyor. Avrupa’nın tam tersine, Amerikan ekonomisine yönelik veriler ekonomik büyümenin sürdürülebilir bir düzeye doğru yaklaştığına işaret ediyor. Konut fiyatları artış eğiliminde. İşsizlik oranı çok az arttı, ama işgücüne katılım artıyor.

İşgücü piyasası düzelme sinyalleri veriyor. Çin ekonomisine yönelik veriler çok iç açıcı değil. Ama Amerikan ekonomisindeki düzelmenin olumlu yönde ilk yansıyacağı ülkelerden biri Çin olacak. Dolayısıyla, Çin ekonomisi için fazla kaygı duymaya gerek yok gibi. Japonya hakkında kesin bir fikir yürütmek şimdilik zor. Parasal genişleme için Japon Merkez Bankası açık çek verdi. Bozuk olan kamu finansman dengesinin daha da bozulmasına yol açacak önlemler açıklandı. Bunların yirmi yıldan fazla süren deflasyon sürecine son vereceği ve ekonomik büyümenin ateşleneceği umuluyor. Yen’in değer kaybından başka henüz daha bir şey görmedik. Japonya’da çözümün anahtarı özel kesim tasarruf oranının artması.

AVRUPA
Üzerinde durulması gereken iki ülke grubu var:
Avrupa ve gelişmekte olan ülkeler. Avrupa’da borç batağındaki ülkelerden yayılan etkiler artık Avrupa’nın büyük ülkelerini vurmaya başladı. Almanya biraz daha iyi, ama Fransız ekonomisi debeleniyor. Ekonomik krizin kaynağındaki ülkeler ise düzelme eğilimi gösteriyor. Geçenlerde, IMF, Yunanistan için hazırladıkları programda hata yaptıklarını ve önerilen kemer sıkma politikalarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini tam olarak öngöremediklerini itiraf etti. Sonuçta, Yunanistan ekonomisi son altı yıldır aralıksız olarak küçülüyor.

IMF aynı zamanda Yunanistan’a verilen yardımın gerekli şartlara uymadığı halde verildiğini de itiraf etti. Kısacası, IMF’nin Yunanistan konusunu her bakımdan yüzüne gözüne bulaştırdığı anlaşılıyor. Avrupa Birliği bunu inkâr ediyor. Belki geç de olsa, Yunanistan ekonomisi iyi yoldaymış gibi görünüyor. Bu yıl olmasa dahi, gelecek yıl büyümeye geçecek gibi görünüyor. Yunanistan bonolarının yıllık getirisi yüzde 10’un altına indi. Özelleştirme konusunda daha kararlı bir tavır sergiliyorlar. Portekiz ekonomisi de iyi yolda. Bu süreçte bütün bu ülkeler küçümsenmeyecek bir bedel ödediler, hâlâ da ödüyorlar. Avrupa’daki kriz şimdi büyük ülkelere bir bedel ödetiyor.

Euro Bölgesi ekonomileri yılın ilk üç ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.1 küçüldü. Küçülme Almanya’da yüzde 0.3, Fransa’da yüzde 0.4 oldu. İşsizlik oranı nisan ayı itibarıyla yüzde 12.2 oldu. İşsizlik oranı Fransa’da yüzde 11’e geldi. Sanayi malları fiyatları düşüyor. Avrupa’da “Japonya usulü bir resesyon mu yaşanıyor?“ sorusu gündemde.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER
Gelişmekte olan ekonomilere yönelik en önemli bilinmeyen, uluslararası sermaye hareketlerinin ne yönde gelişeceği. Amerikan ekonomisinin performansının düzelmekte olduğu yönünde yeni veriler geldikçe parasal genişleme politikasına son verilmesinin olasılığı artıyor. Artan olasılıkla, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı söz konusu oluyor. Sermaye çıkışının boyutuna göre, gelişmekte olan ülkelerde bir resesyon dahi söz konusu olabilir. Ama bu olasılık şimdilik çok yüksek değil gibi görünüyor.

Her şartta, gelişmekte olan ülkeler ekonomik büyüme açısından zor bir dönemden geçiyorlar. Çok düşük faiz döneminin sonuna geldik gibi. Gelişmiş ülkelerde çok düşük faiz politikası önümüzdeki dönemde devam etse de, gelişmekte olan ülkeler açısından yabancı fon akışını sağlayacak, en azından yabancı fok çıkışını dizginleyecek bir faiz farkı yaratılması kaçınılmaz. Brezilya bu sürece girdi bile.