Advertisement

Garip bir durum var. Durumun garipliği piyasaları daha da oynak hale getiriyor. Daha da vahimi piyasaların yön beklediği para otoritesi günlük gazetelerde mizah konusu oluyor. Söyledikleriyle ve yaptıklarıyla otoritenin itibarına en fazla ihtiyaç duyulduğu bir dönemde otoritenin itibarı giderek zayıflıyor. Merkez Bankası’nın piyasaları yatıştırmak için başkanın ağustos ayı sonunda verdiği mülakat, piyasaların asabını daha da bozdu. “Yarın, belki de öbür gün kurlar düşecek, görürsünüz“ yönünde verilen bir demeç kurların azmasına neden oldu.

“Yıl sonunda dolar 1.92 olur” şeklinde başkanın ağzından çıkan bir cümle doğal olarak piyasanın referansı oldu. Ama bu referans, piyasaların dikkate aldığı değil, piyasaların gülümsediği bir referans oldu. Daha sonra bu çeşit demeçlerin piyasalara yön vermek amacıyla verildiği söylense de, amacını aşan, para otoritesinin itibarını sarsan girişimler oldu. Geçenlerde Merkez Bankası Başkanı yine konuştu.

Bu kez dolar kurunun 1.80’e dahi gerileyebileceğini belirtti. Ertesi gün gazeteler mizahi bir yaklaşımla “Başkan 1.8 dedi, dolar 2 oldu” şeklinde bu konuşmayı haber yaptılar. Merkez Bankası’nın ve başkanının itibarı açısından bunların hiçbiri iyi olmadı.

PİYASALARIN ANLADIĞI

Para politikasının oluşturulması ve uygulama biçimi bugün Merkez Bankası’na fazla geniş bir oynama alanı bırakmıyor. Bu nedenle çelişkiler yaşanıyor. En etkili diye düşünülen araç olarak elde “demeçler yoluyla piyasaları yönlendirmek” kalıyor. Bu da en azından şimdilik çalışmıyor. Söylenenlerden şunları çıkarmak mümkün: 1. Kısa vadeli faizler bu aşamada para politikasının bir aracı değil. 2. Kısa vadeli faizler, enflasyon hedefinin tehdit edildiği noktada kullanılır. Kurların fırlamasıyla enflasyon yüzde 7’yi aşarsa, bu enflasyon hedefinin tehdit edildiği anlamına gelmez. 3. Döviz rezervlerimiz yüksek ve hepsi kullanılabilir. Ama bu aşamada döviz rezervlerinin yoğun bir biçimde kullanılması da gerekmiyor. 4. Rezerv opsiyon mekanizması kurların ani fırlaması durumunda kullanılabilir, ama şimdi gerekli görülmüyor. Bütün bunlardan piyasalar ne anlıyor: 1. Döviz kuru artsa da, Merkez Bankası çok fazla müdahaleci olmayacak. 2. Kurlar arttığı halde göreli olarak ucuz Merkez Bankası fonlaması devam edecek. 3. Ortauzun vadeli faizlerde yükselme beklenmemeli. 4. Dövizi bulmuşken, kenara koy, açık pozisyonunu azalt.

MERKEZ BANKASI’NIN ANLATTIĞI

Merkez Bankası, piyasaların kendini anlamadığını savunabilir. Büyük bir olasılıkla da böyle düşünüyorlar. Piyasaların Merkez Bankası’nı anlayamamış olmasının en büyük maliyeti Merkez Bankası’nın üzerinde. “Beni anlamıyorlar” demekle olmaz, Merkez Bankası kendini doğru anlatmak zorunda. Aksi takdirde, ortaya dökülecek pisliği Merkez Bankası’nın temizlemesi giderek güçleşecek. Merkez Bankası’nı anlayamayan piyasa Merkez Bankası’nın söyledikleriyle yön bulmuyor, daha da yönsüz bir hale geliyor.

Acaba piyasalar doğru anlıyorlar da Merkez Bankası’nın anlattıkları mı yanlış? Merkez Bankası tarafından işin bu yönü de irdelenmeli. Dolar kuru önümüzdeki aylarda 1.92’ye iner mi? Elbette inebilir. Gelecek yıl dolar kuru 1.8’i görür mü? Elbette görebilir. Her şey Amerikan Merkez Bankası’nın nasıl bir tavır alacağına bağlı. Bu olasılıkları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın piyasalara yön vermek için kullanması piyasaya yön vermek değil, para politikasının aczinin piyasalara gösterilmesi oluyor.