Advertisement

Küresel piyasalara yönelik risk birdi, şimdi çoğaldı. Mayıs ayı sonunda Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) parasal genişlemeyi ne zaman yavaşlatıp durduracağına yönelik yaratılan belirsizliğe Amerikan Kongresi'nin yarattığı siyasi belirsizlik eklendi. Amerikan Devleti iflasın eşiğinden döndü. Son anda geçici bir bütçe kabul edildi ve Amerikan Hazinesi'nin borçlanma limiti artırıldı. Çözüm geçici.
Yeni bütçe ocak ayının 15'ine kadar yetecek. Borçlanma limitinin ise şubat ayının 7'sine kadar ancak yetebileceği hesaplanıyor. Dikkat edilirse tarihler farklı. Önce bütçe üzerinde at pazarlığı yapılacak. Ardından, alınan ya da verilen tavizlere göre borçlanma limitinin akıbeti belli olacak. Geçen hafta sonuna kadar yaşanan belirsizlikler yeniden, belki de daha yoğun bir biçimde yeni yılın başında yeniden yaşanacak.

FED VE SİYASET
Amerika'da Cumhuriyetçiler Obama İdaresi'ne iş yaptırmak istemiyor. Bu çok açık. Obama'yı artık çok zor bir dönem bekliyor. Cumhuriyetçi-Demokrat çekişmesi yoğun bir biçimde yaşanmaya devam edecek. Küresel ekonomi açısından Amerika'daki siyasi çekişmenin yaratacağı sonuç finans piyasalarında artan oynaklık, uluslararası sermayenin daha çekingen olması ve küresel ekonomik büyüme görünümünün daha da kötüleşmesi.
FED'in parasal genişlemeyi ne zaman yavaşlatıp durduracağı bilmecesi güncelliğini korumaya devam edecek gibi görünüyor. Genel beklenti bu süreci görevi gelecek yılın ocak ayı sonunda bitecek olan Bernanke'nin başlatması. Daha sonra, Yellen'in başkanlığında bir süre daha yavaş bir parasal genişleme ile yola devam edilmesi. Kısa dönemde, bir yanda Amerika'daki siyasi belirsizlik, diğer yanda FED'in parasal genişlemeyi yavaşlatması piyasaları sarsabilecek nitelikte olabilir. Aşağı yukarı, piyasaların korktuğu iki gelişme üst üste gelebilir. Siyasi çekişmenin Amerikan ekonomisi üzerindeki olumsuz etkisinin derecesine göre, FED yeni bir parasal genişleme kararı dahi alabilir. FED bundan böyle siyaseti daha yakından takip etme durumunda.
Kısacası, Amerika'da bu film kısa sürede bitmez. Bitmeyecek olan bir başka film de Avrupa'da.

AVRUPA
Amerika'da yaratılan risklere ek olarak aşağı yukarı aynı dönemde Avrupa'daki iki tartışma yeniden alevlenecek gibi görünüyor: Bankaların birliği oluşturulduktan sonra ek sermaye ihtiyacının nasıl karşılanacağı ve Yunanistan'a ek mali yardım verilmesi konuları. Bankaların tek elden gözetim ve denetiminin Avrupa Merkez Bankası'na (ECB) verilmesi işin kolay tarafıydı. İşin zor tarafı toplam maliyeti henüz bilinmeyen bankaların ek sermaye ihtiyacının ülkeler bazında mı yoksa ortak bir fondan mı karşılanacağı. Dananın kuyruğu orada kopacak.
Ek sermayenin her ülkenin kendisinin karşılaması yaklaşımı benimsenirse, davul ECB'nin tokmak hükümetlerin elinde olmuş olacak. Bu arzulanan yeniden yapılanmayı hem geciktirir hem de alınan sonuç çok parlak olmayabilir. Ortak bir fon kurulması fikrine ise belli başlı bazı ülkeler sıcak bakmıyor. Pazarlığın nasıl sonuçlanacağı belli değil.
Yunanistan'ın 2014 yılında ek mali yardıma ihtiyaç duyacağı artık kesinleşti. Miktarın 10-20 milyar dolar arasında olması bekleniyor. Daha önce Yunanistan'a verilen mali yardımın boyutu düşünüldüğünde, bu miktar hiçbir şey. Bundan daha önemlisi Avrupa Birliği'nin (AB) Yunanistan'a verilen mali yardımın bir bölümünü affetmesi olasılığı. Bu yardımlar AB ve IMF tarafından ortak verilmişti. IMF'nin verdiği krediyi affetmesi söz konusu olmaz. Ama, AB verdiği paranın bir bölümü üzerine soğuk su içmek zorunda kalabilir. Bütün bu tartışmalar küresel ekonomik görünümde aşağı yönlü riskler yaratıyor.