Advertisement

Avrupa Merkez Bankası (ECB) zor durumda. Para basarken Avrupa'daki siyasetçilerin sevgilisi
durumundaki ECB, iş yapısal reformlara gelince, siyasetçilerin tepkisini çekmeye başladı. Konu: Avrupa'da bankacılık reformu.
Geçenlerde Almanya Merkez Bankası Başkanı (Bundesbank) bankaların ucuz borçlanma yoluyla devlet tahvili yatırımlarını artırmalarının doğru olmadığını ve bu yaklaşımın teşvik edilmemesi gerektiğini vurgulamıştı. Devlet tahvilinin de risksiz olmadığını hatırlatmıştı. Geçen hafta içinde bu kez ECB Başkanı itibarlı bir bankacılık reformu için bazı bankaların batmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Para otoriteleri ile siyasetçilerin arası açıldı. ECB Başkanı'nın açıklaması Bundesbank kokuyordu.

DÖNÜŞÜ OLMAYAN REFORM
Euro Bölgesi içindeki ülkeler bankaların tek elden, ECB tarafından gözetlenmesi, denetlenmesi ve düzenlenmesini kabul etti. İşin bu yönü davula benzetilebilir. İşin bir diğer yönü, ki bu da tokmağa benzetilebilir: Batan bankaların zararlarını kimin finanse edeceği ile sermaye eksiği içindeki bankalara kimin sermaye koyacağı. Avrupa'daki siyasetçiler davulu kimin sırtına koyacaklarında anlaştılar, tokmağı kimin sallayacağı konusunda anlaşamıyorlar.
ECB gerektiğinde kullanılmak üzere bir fon kurulması taraftarı. Bankaların sağlıklı çalışmalarına yönelik ECB doğal olarak ek para basmak istemiyor. Ortak fonun batan bankaların zararlarını karşılamaya yönelik kullanılması arzulanıyor. Sermaye eksiği olan bankalara ek sermayeyi kim koyacak? Fransa ve İtalya gibi ülkeler ek sermaye ihtiyacının da ortak fon tarafından sağlanabileceğini savunuyor. ECB ek sermaye ihtiyacının bankaların bugünkü ortakları tarafından sağlanmasının daha doğru bir yaklaşım olduğunu vurguluyor. Almanya daha da ileri giderek mevcut sermayedarların ek sermaye koymaktan çekinmesi durumunda bankanın borç senetlerini ellerinde tutan yatırımcıların cezalandırılması gerektiğini söylüyor.
ECB köşeye sıkıştı. Çünkü, yaklaşık bir yıl içinde ECB resmen bankaların tek elden gözetim, denetim ve düzenlenmesi işlevini üstlenecek. İşe başlamadan önce sahayı temizlemek istiyor. O nedenle gelecek yılın ilk yarısında Avrupa'daki belli başlı bankaları içine alan bir "stres test" yapılacak. Testin sonuçlarına göre, bazı bankalar batırılacak, bazı bankalara ek sermaye konması gerekecek. Haklı olarak bütün bunlar olduktan sonra ECB yeni görevine başlamak istiyor. Daha da ileri giderek ECB stres testinin piyasaları ikna edebilecek kadar katı olmasını ve testin sonuçlarına göre büyüklüğü ne olursa olsun bazı bankaların batmasının göze alınması gerektiğini savunuyor. ECB açısından, yeni görevi devraldıktan sonra piyasaların Avrupa'daki bankacılık sisteminin artık sağlıklı olduğuna güvenmelerini istiyor. Dedikoduların durmasını arzu ediyor. Bu konuda Avrupa'nın dönüşü yok. Reform sulandırıldığı takdirde, piyasaların güvenini kazanmak mümkün olmayabilir.

POLİTİK BİRLİK NASIL OLACAK?
Avrupa'daki siyasetçi bankacılık reformuna ihtiyaç duyulduğunun ve ince bir ipte yürüdüklerinin farkında. Maliyetin yüksekliğinden çekiniliyor. Akdeniz'in güney sahilinde reformun maliyetinin en yüksek olacağı konusunda bir izlenim var. Ortak fon kurulması güney ülkelerinin üstlenmesi gereken maliyetin kuzey ülkelerine paslanması anlamına geliyor. Bu nedenle Almanya dikkatli ve neredeyse ortak fon lafının geçtiği her şeye muhalif havada.
Avrupa'nın kalıcı bir ekonomik büyüme dönemine geçebilmesi için bankacılık reformunun olmazsa olmaz bir konu olduğu konusunda herkes hemfikir gibi görünüyor. Ama, nasıl başarılacağı konusunda bir fikir birliğinden söz etmek mümkün değil. Bankacılık sektörü reformunda anlaşamayan bu ülkelerin siyasi birlik konusunda nasıl adım atacakları daha da fazla merak konusu oluyor.