Advertisement

Avrupa’da tek para sistemi kurulurken yapılan en büyük hatalardan biri, Avrupa’da diye, hazır olsun ya da olmasın, tek para sisteminin tüm ülkeleri kapsamasına çalışılmasıydı. Birçok ülkede göstermelik reformlar yapıldı. Reformlar, inanarak değil, şekil şartını yerine getirmek için uygulamaya kondu. Sonuç ortada. Tek para sistemi ülkelere disiplin getirmedi. Aksine, ülkelerin ahlakını bozdu.

2000-2007 yılları arasında herkes Yunanistan’ın ekonomik performansını övüyordu. Başarının arkasındaki yüzde 100’ü aşan kamu borcu, bankalarının hesapsızca açtığı krediler görmezden gelinmişti. Aynı şeyleri İrlanda, İspanya, Portekiz, Güney Kıbrıs ve İtalya için de söyleyebiliriz. İrlanda’nın çektiği doğrudan yabancı sermaye, üniversitelerde ders olarak okutuldu. Başarı, sanaldı; ahlaklarının bozulmasıyla birkaç ekonomik göstergenin iyiymiş gibi görünmesinden kaynaklanıyordu. Bu gerçeğin farkına varılmadı.

TROYKA DEVREYE GİREBİLİR

Slovenya Euro Bölgesi’ne son katılan ülkelerden biri. Küçük, ama kişi başına geliri yüksek bir ekonomi. Euro’ya girdiklerinde diğerlerine örnek gösterilen ülkelerden biriydi. Kamu borcu milli gelirlerinin dörtte birinden azdı. Bankaları sağlam görünüyordu. Enflasyon yok denecek kadar düşüktü. Euro‘ya girecekleri beklentisiyle faizler neredeyse Almanya’nın faizleri düzeyindeydi. O dönemde Slovenya Euro’ya en yakışan ülkelerden biri olarak tanıtılıyordu. Şimdi Slovenya’da bambaşka bir resimle karşı karşıyayız. Banka bilançolarının toplamı milli gelirlerinin yüzde 130’una geldi (bizde bu oran yüzde 100’e daha gelemedi). Bankalarda batık kredi oranı yüzde 20’ye yakın. Kamu borcu beş yıl önce milli gelirlerinin yüzde 22’siydi, şimdi yüzde 60’ı geçti. Üç büyük banka batık durumda, acil sermayeye ihtiyaçları var. İhtiyaç duyulan sermaye milli gelirlerinin yüzde 11’i kadar. Ekonomi reel olarak yüzde 3’e yakın küçülüyor. Yunanistan’dan sonra Euro Bölgesi’nde son üç yılda en fazla küçülen ülkeler arasında. Büyük bir olasılıkla Slovenya, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den (Troyka) mali desteğe ihtiyaç duyacak. Diğer yardım alan ülkelerde olduğu gibi, Slovenya’da da zayıf bankacılık sektörü, zayıf kamu finansmanıyla bir arada. Yani, kimsenin kimseyi kurtaracak hali yok. Dış destek şart. Troyka’dan mali destek alan ülkelerin başına gelenleri bildiğinden, Slovenya kendi olanaklarıyla krizden çıkmaya çalışıyor. Kendi başlarına bunu becermeleri zor görünüyor.

EURO YARAMADI

Neden böyle oluyor? Kısa dönemde başarılıymış gibi görünen ve milli gelirleri “orta-üst gelir” grubunda olan ülkelere “yükselen ekonomiler” deniyor. Slovenya da yükselen ekonomilerden biri. “Yükselen ekonomi” sıfatının kullanıldığı ülkeler yabancı sermayenin radarına girmiş, belli ölçüde yabancı yatırımcıların iştahını kabartanlar. Bu ülkelere yükselen diyorlar ama hiç yükselmişini de şimdiye kadar görmedik. Yükselen ekonomiler hep yükselen katında duruyorlar, bir türlü yüksekteki kata gelemiyorlar. Çünkü, kurumlarını oturtamamış oluyorlar. Demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile çalıştırılmasında güçlük çekiyorlar. Kısacası, başkalarını taklit ederek başkaları gibi olmak istiyorlar. Olmuyor. Slovenya da böyle bir ülke. Euro’ya girince istikrarlı bir paraya sahip oldular. Düşük faizler kalıcı oldu. AB’den aldıkları desteklerle beraber hak etmedikleri fiyatlar yoluyla ekonomik büyümelerini hızlandırma yoluna gittiler. Yüksek ekonomilerde görülen disiplinden yoksun. Önce şımardılar, ardından ahlakları bozuldu. Belki Euro’ya girmeselerdi, bugün çok daha iyi bir yerde olabilirlerdi. Geriye bakıldığında Euro, Slovenya gibi ülkelere yaramadı.