Advertisement

Dünkü yazımda kur ve faiz savaşlarından söz etmiştim. Nedenleri ne olursa olsun, gelişmekte olan ülkelerin paraları değer kaybediyor. Çin, parasının değerini bilerek düşürüyor. Bir yandan kurlar yükselirken, diğer yandan gelişmekte olan ülkeler faizleri yükseltmek zorunda kalıyor.

Bir anlamda, gelişmekte olan ülkeler faizleri yükselterek kendilerini diğerlerinden olumlu yönde ayrıştırma peşinde. Bunu Brezilya’nın politikasında açıkça görebiliyoruz. Küresel ekonomileri bekleyen bir başka faiz yarışı gelişmiş ekonomilerde (Euro Bölgesi ve Japonya hariç) söz konusu olabilecek. Henüz bu noktadan uzağız, ama gelecek yıl bu konuyu çok sık konuşuyor olacağız. Gelişmiş ülkelerde politika faizleri arttıkça, gelişmekte olan ülkelerde faizlerin artması yönünde yeni bir baskı oluşacak.

NORMALE DÖNÜŞ
2014 ve 2015 yılları “normale dönüş” yılları olacak gibi görünüyor. Amerika parasal genişlemeyi yavaşlatıyor. Ekonomik büyüme fena değil. İşsizlik oranı düşme eğiliminde. Ama, sorunlar da bitmiş değil. Amerikan ekonomisi normale yaklaştıkça para politikası büyümeden çok enflasyon riskine odaklanmak zorunda kalacak. Geçen yıl parasal genişlemenin ne zaman yavaşlatılabileceği üzerine spekülasyon yapılıyordu. Bu yılın sonlarına doğru da parasal sıkılaştırmanın ne zaman başlayacağı üzerine spekülasyonlar yapılmaya başlanacak. Uzun süre çok düşük faizin finansal piyasalarda oluşturduğu balonların patlamasından ağzı yanan para otoritelerinin bu kez daha dikkatli hareket etmeleri beklenir.

Dolayısıyla, 2015 yılı içinde, enflasyondaki gidişe de bağlı olarak, Amerika’da tedrici parasal sıkılaştırma gündeme gelebilir. Yani, para politikası faizi artabilir. Doğal olarak, diğer tüm faizler de artacaktır. Benzer bir “normale dönüş” işareti İngiltere’den geliyor. İngiltere’de konut piyasasında balonların oluştuğu teşhisini yapanlar artıyor. Bank of England (BoE – İngiliz Merkez Bankası) konut kredilerindeki artışı makro ihtiyati önlemlerle dizginlemeyi tartışırken, ekonomik büyümenin önünü kesmemek için düşük politika faizine dokunmamaya çalışıyor.

Son milli gelir rakamları BoE’ın bu kaygısının yersiz olabileceği yönünde işaretler verdi. Yatırımlardaki yıllık yüzde 9’a varan artış ekonominin ısınmakta olduğunun habercisi. Bazılarına göre gelecek yıl, bazılarına göre ise bu yılın sonunda BoE parasal sıkılaştırma sürecini başlatabilir. 2008 yılının ortalarında yüzde 5’i aşan enflasyona bu kez BoE’ın izin vereceğini kimse düşünmüyor.

OYNAKLIĞIN ARTACAĞI BİR DÖNEM
Japonya ve Euro Bölgesi parasal sıkılaştırma sürecini başlatmaktan çok uzak. Kanada Amerika’yı takip edecektir. Amerika’daki faiz yükselişinin gelişmekte olan ekonomiler üzerinde yeni bir baskı oluşturması kaçınılmaz. Bütün bunların sonucu 2010- 2012 yıllarında gelişmekte olan ülkelerde yaşanan yüksek büyüme döneminin bitmesi olabilir. Bu kez, Amerika ve İngiltere, hatta Euro Bölgesi ülkeleri tatminkâr bir büyüme sürecine girerken, gelişmekte olan ekonomilerde büyüme uzun dönemli ortalamanın altında kalabilir.

Gelişmiş ülkelerdeki faiz artışları “güvenli liman” kavramını biraz daha öne çıkarabilir. Amerika’da on yıl vadeli tahviller yüzde 2 civarındayken dahi, dolar “güvenli liman” görevi görüyordu. Faizler yüzde 4 olduğunda, dolar küresel yatırımcılar açısından çok daha çekici hale gelecek. O takdirde, gelişmekte olan ekonomilere yönelik küresel sermaye akımları da daha oynak olabilecek. Kısacası, nereden bakarsak bakalım, faiz yarışı kızıştıkça, önümüzdeki birkaç yıl gelişmekte olan ekonomilerin oldukça oynaklık göstereceği bir dönem olabilir.