Advertisement

Geçen yılın sonlarına doğru ve ocak ayında yaşanan döviz kuru artışlarının reel ekonomi üzerindeki faturası yeni çıkmaya başlıyor. Milli gelir geçen yılın ilk üç ayında düşük kaldıktan sonra ikinci ve üçüncü üç aylarda ortalama yüzde 4.5 civarında artmıştı. Yılın son çeyreğinde büyüme belki daha da hızlanmıştı. Geçen yıl ekonomik büyüme ortalama yüzde 4, hatta biraz üzeri çıkabilir. Bu dönem geride kaldı.
Öncü göstergeler ekonomik faaliyetlerin yeni yılla beraber yavaşladığı sinyallerini veriyor. İhtiyatla yaklaşmak gerekse de, birtakım anketler de bu yönde bir izlenim veriyor. Büyüme konusunda en önemli öncü göstergelerden dış ticaret verileri ocak ayında ekonomik büyümenin yeniden yavaşlamaya başladığına işaret ediyor.

YATIRIM TALEBİ GERİLİYOR
Geçen yılın aynı ayına göre, ocak ayında ihracat yüzde 8.6 artarken, ithalat artışı yüzde 2.6'da kaldı. Mart ve ağustos aylarını dışarıda bırakırsak, son bir yılda en düşük ithalat artışı bu yılın ocak ayında gerçekleşti. Geçen yılın ilk üç ayından sonra kararlı bir biçimde artan dış ticaret açığı ilk kez ocak ayında yüzde 6'nın üzerinde azaldı. Ocak ayı 2010 yılından bu yana en düşük dış ticaret açığı verdiğimiz aylardan biri oldu.
Zaten çok parlak olmayan yatırım harcamaları olumsuz şartlara çok daha çabuk tepki gösterdi. Yatırım malları ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre ocak ayında yüzde 1.2 azaldı. Geçen yılın tümünde yatırım malları ithalatı yalnızca mart ayında düşmüştü. Geçen yılın son üç ayında yatırım malları ithalatındaki artış yüzde 8'e yaklaşmıştı.
Ara mallar ve tüketim malları ithalatı artıyor, ama aynı zamanda artışlar yavaşlıyor. Geçen yılın son üç ayında yüzde 6.7 artan ara mallar ithalatı ocak ayında yüzde 3.2 arttı. Aynı şekilde, geçen yılın son üç ayında tüketim malları ithalatı yüzde 12.8 artarken, ocak ayındaki artış yüzde 10'a geldi. Tüketimin tepkisi daha yavaş görünse de, önümüzdeki aylarda tüketim malı ithalatında daha sert düşüşlerin görünmesi şaşırtıcı olmaz.

ŞARTLAR DEĞİŞİRSE
Bir yandan olumlu yanları olurken, diğer yandan çok sevimli olmayan bir ekonomik konjonktüre girdik. Dış ticaret açığı ve dolayısıyla cari işlemler açığı düşerken, ekonomik faaliyetlerin de yavaşladığı bir dönemdeyiz. Ekonomik büyüme olumsuzlaşırken, istihdam gelişmeleri de sevimli olmayabilir. İnşaat verilerine göre, geçen yılın son üç ayında inşaat sektöründeki istihdam yüzde 1.5 kadar düşmüş. Hanehalkı işgücü istatistikleri de ekonominin istihdam yaratma gücünün giderek zayıfladığını gösteriyor. Ocak ayından itibaren bu olumsuz eğilimlerin hızlanma olasılığı arttı.
Türkiye ekonomisi olumsuzluklara da, olumlu gelişmelere de çok çabuk tepki veren bir ekonomi. Bir ay içinde ekonomideki tüm eğilimler tersine dönebiliyor. Kırılmalar çok sert olabiliyor. İç siyaset ve küresel şartları da hesaba kattığımızda, bu yılın ilk yarısı ekonomik büyüme açısından pek iyi olmayacak.
Yükselen enflasyon ve yavaşlayan ekonomik büyüme bir arada gerçekleşecek. Yılın ortasına doğru iç ve dış şartlar olumluya dönerse, Türkiye ekonomisi de olumlu yönde çok çabuk tepki verebilir. Yılın ikinci yarısı çok daha olumlu olabilir. Şartlar olumsuz kaldığı sürece, yılın ikinci yarısında büyümenin yavaşlamasını değil, reel ekonomik küçülmeyi dahi konuşabiliriz.