Advertisement

Şartlar Merkez Bankası'nı zorladı. Politika faizi ile oynayarak para politikası uygulamayacağını açıkça beyan ettiği halde, kısa vadeli faizi artırmak zorunda kaldı. Belki bu zorunluluğu çok daha önceden gördüğü halde, siyasi otoriteyi bu yönde ikna etmek zaman aldı. Döviz piyasası iyice altüst olduktan sonra faiz politikası ancak devreye girebildi.
Daha sonra siyasi otorite tarafından yapılan açıklamalar kısa vadeli faizler yoluyla para politikası uygulamasının bir kereye mahsus bir uygulama olduğu yönünde bir izlenim verdi. "Ben tasvip etmiyorum, ama ne halleri varsa görsünler" türünden açıklamalar basına yansıdı. Yani, "başka çare" yoktu dendi. Ocak ayındaki faiz artırımının makro ekonomik sonuçları ve siyasi yansımaları ortaya çıktıkça, Merkez Bankası'nın artık faiz politikası diye bir politikası olabilmesi zor. Tek atımlık bir kurşun söz konusuydu. Oda atılmış oldu.

SEÇENEKLER ZATEN DARDI
Geçmişle karşılaştırıldığında, son haftalarda döviz piyasası oldukça sakin sayılır. Günlük haberler döviz kurlarını iki yönde de hareket ettiriyor olsa da, sepet kurda 2.65, dolar kurunda 2.20 ve Euro kurunda 3.10 civarındaki rakamlar yerine oturmuş gibi görünüyor. Ama, döviz kurlarının bu düzeylerde salınıyor olması tansiyonun olmadığı anlamına gelmiyor.
Diğer taraftan, bugüne kadar yaşanan döviz kuru artışlarının enflasyona olan yansımaları da devam ediyor. Dolayısıyla, Merkez Bankası'nın kısa dönemde para politikası duruşunu değiştirmesi beklenmemeli. Kaldı ki, kısa vadeli faizleri düşürme yönünde atılacak bir adımdan sonra faizleri yeniden artırma seçeneğinin masadan kalkmış olması Merkez Bankası'nı kısa vadeli faizleri düşürme yönünde daha tutucu olmaya yönlendirebilir.
Uluslararası piyasaların sakin kalması Türkiye açısından çok daha önemli hale geldi. Zaten en kırılgan ülkelerin başında ismimiz geçiyor. Küresel piyasalarda yaşanabilecek yeni bir çalkantıda Türk Lirası yeniden baskı altına girebilir. Merkez Bankası'nın artık faizleri daha da artırma yönünde bir seçeneği olmadığı yabancı yatırımcılar tarafından da iyi bilindiğinden, TL'nin baskı altına girmesi çok daha sert olabilir. Böyle bir senaryoda, tek bacaklı müdahale, yani döviz satmaktan başka Merkez Bankası'nın yapabileceği bir şey olmayabilir. Seçenekler dardı, dar olmaya devam ediyor.

ŞANSA İHTİYACIMIZ VAR
Merkez Bankası'nın genel kabul görecek tek seçeneği para politikasını gevşetmek. Gevşemenin zamanı önemli. Tutucu bir merkez bankası bu aşamada para politikası duruşunu gevşetmek için yurtiçi ve yurtdışından kaynaklanan belirsizliklerin azalmasını, yıllık enflasyonun da kararlı bir biçimde düşüş eğilimine girmesini bekler. Merkez Bankası'nın tutucu davranıp davranmayacağı şüpheli. Çünkü, döviz kurlarında göreli bir istikrar oluştuğuna göre, Merkez Bankası üzerindeki baskı, para politikasını şimdiden gevşetmeye başlatması yönünde. Yerel seçimlerden sonra bu baskıya karşı durmak giderek zorlaşabilir.
Dün Para Politikası Kurulu beklenen kararı verdi. Para politikası duruşunu değiştirmedi. Belki, birkaç toplantıda da benzer duruş sergilenecek. Ama, mayıs ya da haziran ayından sonra bugünkü şartlar değişmese dahi, ne olacağını kestirmek zor. Merkez Bankası'nın seçeneği artık tek taraflı. Faiz politikası ancak faizler inecekse kullanılabilir. Faizlerin çıkmasını gerektirecek şartların oluşmaması da şansa bağlı.