Advertisement

Normalleşme kavramını tanımlamak zor. 2002-2007 arasında küresel ekonominin normal olduğu düşünülüyordu. Meğerse, ekonomiler dinamitin üzerinde oturuyorlarmış. Dinamit patladı, her yer dağıldı. Normal denilen dönemde uluslararası sermaye akımları o denli artıp yaygınlaştı ki, tüm ekonomiler artan sermaye hareketlerinden paylarını aldı. Küresel ekonomik büyüme rekorlar kırdı. 2008-2013 dönemi bir önceki dönemle karşılaştırıldığında anormal bir dönemdi. Ekonomik büyüme düştü. Para politikası enflasyon yaratamaz hale geldi. Uluslararası sermaye hareketleri eskiye göre yavaşladı, ama gelişmekte olan ekonomilere akmaya devam etti. Dönemin sonuna doğru, özellikle 2012 yılı sonu ve 2013 yılında daha normal gelişmeler gözlendi. Para politikaları hâlâ enflasyon yaratamadı, ama ekonomik büyüme bazı gelişmiş ülkelerde daha makul düzeylere geldi. Belki bu durum “normalleşmeye gidiş” olarak tanımlanabilir.

AMERİKA VE İNGİLTERE
Normalleşmede büyük ekonomiler içinde Amerika başı çekiyor. Küresel kriz döneminde çift hanelere gelen işsizlik oranı şimdi yüzde 6.7 civarında. Büyük bir olasılıkla Amerika’da doğal işsizlik oranına oldukça yaklaşıldı. 2008 ve 2009 yıllarında reel olarak küçülen (yıllık ortalama yüzde 1.6) Amerikan ekonomisi 2009-2013 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 2.2 büyüdü. Yapılan son tahminler Amerikan ekonomisinin 2013 yılında yüzde 1.9, yılın son üç ayında ise yüzde 2.5 büyüdüğünü gösteriyor.
Yıllık enflasyon hedeflenen yüzde 2’nin altında. 2009 yılında deflasyon yaşadıktan sonra 2010 ve 2011 yıllarında hedefin üzerinde enflasyon yaşayan Amerika’da şubat ayı tüketici enflasyonu yıllık yüzde 1.1’e geldi.
Normalleşme yolunda bir diğer büyük ülke İngiltere. Kriz döneminde küçülen İngiliz ekonomisi 2013 yılının tümünde Avrupa Birliği veri derlemesi standartlarında reel olarak yüzde 1.9 büyüdü. Aynı bazda yılın son üç ayındaki reel büyüme yüzde 2.8’e geldi. İşsizlik oranı kriz döneminde çift haneyi görmüşken, bu yılın ilk ayında işsizlik oranı yüzde 7.2 civarında. Bir buçuk yıl önce yüzde 8.5 olduğu düşünülürse, işsizlik oranının düşüş eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz.
2010 ve 2011 yıllarında hedeflenenin oldukça üzerinde seyrettikten sonra (yıllık yüzde 5’i geçmişti), İngiltere’de tüketici enflasyonu yıllık yüzde 1.7’ye kadar geriledi. Kısacası, İngiltere’de büyüme hızlandı. Enflasyon bir tehdit olmaktan çıktı.

AVRUPA VE JAPONYA
Normalleşmede hâlâ bocalayanlar Euro Bölgesi ekonomileri ve Japonya. 2013 yılının tümünde Euro Bölgesi ekonomileri reel olarak yüzde 0.5 küçüldü. Tek olumlu gelişme bir önceki yılın aynı dönemine göre, yılın son üç ayında Bölge’de reel olarak yüzde 0.5 büyüme yaşanmış olması. En iyi performans gösteren Almanya. O dahi, 2013 yılının tümünde ancak yüzde 0.4 büyüdü. İtalya ve İspanya gibi ekonomiler küçülmeye devam ettiler.
Euro Bölgesi’nde enflasyon bir sorun değil, aksine fiyatların düşmesi olasılığı daha fazla. 2011 ve 2012 yıllarında hedeflenen yüzde 2’nin üzerinde seyrettikten sonra tüketici enflasyonu Euro Bölgesi’nde bu yılın şubat ayı itibarıyla yıllık yüzde 0.7’ye kadar geriledi. Eğilim aşağı yönde. Geçen yılın aynı ayında yıllık enflasyon yüzde 1.7 civarındaydı.
Japonya 2013 yılında yüzde 1.5 büyüdü. Enflasyon yükselme eğiliminde. Eksiden ya da sıfırdan enflasyonun yükselme eğiliminde olması çok şaşırtıcı değil. Uygulamaya konan ekonomiyi genişletici ve enflasyon yaratıcı önlemler yavaş da olsa çalışıyor görüntüsü veriyor. Ama, Japonya normalleşme sürecinin henüz çok başında.