Advertisement

Merkez Bankası sıkı para politikasına geçiş diye adlandırarak bankaların kendinde tuttuğu TL munzam karşılıklara faiz vermeyi durdurmuştu. Şimdi, para politikasında normalleşme diye yeniden TL munzam karşılıklara faiz verilmesi gündeme geldi. Demek ki, sıkı para politikası bırakılıyor!

Sıkı para politikasından dönüş söz konusuysa, bu erken alınmış ve erken açıklanmış bir karar. Uygulamaya haziran ayında girecekse, neden şimdi açıklanıyor? Para politikasında “normalleşme” söz konusuysa, munzam karşılıklara faiz verip vermemenin normalleşme ile pek bir alakası yok. Merkez Bankası’nın kendi bastığı paraya faiz vermesi aslında normalleşme değil, anormalliktir. Öyle anlaşılıyor ki, son yıllarda bankaların görünümünün göreli olarak bozulması ve bu bozulmanın kredi derecelendirme kuruluşları tarafından gündeme getirilip Türkiye’deki bankaların kredi notlarının düşürülmesi amacıyla yakın izlemeye alınması otoriteleri biraz heyecanlandırdı. Görünümü biraz olsun düzeltmek için TL munzam karşılıklara Merkez Bankası’nın yeniden faiz vermesi gündeme geldi. Belki bu yolla kredi faizleri de iner diye düşünüldü. Yerel seçimlerden önce alelacele üç ay sonra devreye girebilecek bir uygulama kamuoyu ile paylaşıldı. Faiz sıfırlandığında bu denli acele edilmemişti!

ÇELİŞKİLİ UYGULAMA
TL munzam karşılıklara Merkez Bankası’nın faiz vermesi parasal genişlemeyi otomatiğe bağlamak anlamına gelir. Banka bilançolarının ne büyüklükte olacağına karar veren bankalardır. Yarattıkları yükümlülüklerin cinsini belirleyen bankalardır. Yükümlülükleri üzerinden ne kadar munzam karşılık yatıracaklarına ve bu karşılıklar için ne kadar faiz verileceğine Merkez Bankası karar verir. Merkez Bankası’nın tespit ettiği oranlar üzerinden bankalar munzam karşılığa tabi ne kadar yükümlülük yaratırlarsa, o oranda faiz alacaklar demektir. Merkez Bankası’nın verdiği faiz para basmadır. Dolayısıyla, gündemdeki bu uygulamanın sıkı para politikası ile hiçbir alakası yoktur. Tam tersi, para politikası gevşetilmektedir. Merkez Bankası tarafından son yapılan açıklamalar enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar sıkı para politikasının devam edeceği yönünde. Para politikasının ne denli sıkı olduğu tartışmalı da olsa, munzam karşılıklara faiz verilmesi bu söylev ile taban tabana zıt bir uygulama. Hangi nedenle böyle bir karar alınırsa alınsın, haziran ayında uygulamaya geçse de, zamanlaması Merkez Bankası’nın temel söylevi ile çelişiyor. Dolayısıyla, temel söylevin itibarı zedeleniyor. Bu çeşit uygulamalar Merkez Bankası’nın ileriye dönük yönlendirme gayretlerini boşa çıkarıyor. Ekonomideki oynaklıkları artırıyor.

NORMALLEŞME = GEVŞEME
Para politikasında normalleşme söz konusu ise haziran ayına doğru para politikası faizinin de düşürülmesi hiç şaşırtıcı olmamalı. Merkez Bankası’nın para politikasında “normalleşme” kavramını nasıl tanımladığını bilmiyoruz. Normalleşme, para politikasının bugünkü göreli sıkılığını gevşetmek anlamına geliyorsa, ki munzam karşılıklara faiz vermek bu anlama geliyor, o takdirde, politika faizini düşürmek de normalleşme demektir. Bu anlamda, para politikasında normalleşme bankaların kârlarını artıran bir uygulamadır. Bankalarca her zaman sevinçle karşılanır. Bankaların sevinçle karşıladığı her gelişme her zaman ekonomi için olumlu olduğu anlamına gelmez. Aksine, otoritelerin aldığı kararlara bankalar seviniyorsa, otoriteler alacağı kararları ekonomiye yararları açısından bir kez daha gözden geçirmeliler.

Son dönemde bankalar Merkez Bankası’nın ne yapmaya çalıştığını pek anlayamamıştı. “Anlamıyoruz, ama para kazanıyoruz“ diyorlardı. Galiba şimdi bankalarımızın hem Merkez Bankası’nın ne yaptığını anladığı hem de para kazanacakları bir döneme giriyoruz. Hayırlı olsun.