Advertisement

Ödemeler dengesi verilerine göre, yılın ilk üç ayında Türkiye ekonomisine kaynağı tespit edilebilen dış kaynak girmedi, eskiden girenler çıktı. Bu dönemde çıkan yabancı kaynak 39 milyon dolar oldu. Halbuki, geçen yılın aynı döneminde dış kaynak girişi 28 milyar dolar olmuştu. Yılın ilk üç ayında kaynağı tespit edilebilen dış kaynak gelmeyince, döviz rezervlerinden yiyerek ve kaynağı bilinmeyen (net hata ve noksan) girişlerle idare etmek zorunda kaldık. Bu dönemde döviz rezervleri 5 milyar dolar azaldı, kaynağı bilinmeyen döviz girişleri 6.6 milyar dolar oldu. Zaten cari işlemler açığı da 11.5 milyar dolardı.
Dışarıdan para gelmeyince, döviz kurları doğal olarak yükseldi. Yükselişin önlenememiş olması da döviz girişlerini sınırladı. Faiz yoluyla döviz kurlarına müdahale ocak ayı sonunda yapıldı, ama sepet bazında (yarım dolar ve yarım Euro toplamı) döviz kurları aylık ortalama olarak mart ayına kadar artmaya devam etti. Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27.3 artarak tepe noktasına geldi. Kısacası, döviz kuru gelişmelerine farklı değerlendirmelerle her zaman olduğu gibi geç tepki verildi. Geç tepki, ekonomide doğal olarak sert dalgalanmalara neden oldu.

SAĞLIKSIZ GÖRÜNTÜ
Yılın ilk üç ayında ödemeler dengesi verileri hiç hoş değil. Finansman sıkıntısı, cari işlemler açığını oldukça hızlı sınırlandırmış. Geçen yılın ilk üç ayında 16.6 milyar dolar olan cari işlemler açığı yüzde 30 azalarak bu yılın aynı döneminde 11.5 milyar dolar oldu. Cari işlemler açığındaki sert düşüş ihracatın (fob bazında) yüzde 10’a yakın artmasına rağmen gerçekleşti.
Finansman tarafında en iyi performansı doğrudan yabancı yatırımlar kalemi gösterdi. Bu kalem cari ekonomik şartlara çok hızlı tepki vermediğinden, ilk üç ayda net doğrudan yabancı sermaye girişleri geçen yıla göre 1 milyar dolar artarak 3.1 milyarı aştı. Buna karşılık, cari ekonomik dengelere en çabuk tepki verebilen portföy yatırımları kaleminden net olarak 2.5 milyar dolar çıkış yaşandı. Tepkisi biraz daha geç olabilen doğrudan borçlanma kaleminden ise 713 milyon dolar çıkış oldu. Ama, bu çıkışın hemen hepsi Merkez Bankası ve devletin net dış borç geri ödemelerinden oluştu. Bankalar çok sınırlı borçlanabildiler.
Banka dışı kesim ise vadesi gelen borçları kadar borçlanabildi. Banka dışı kesim büyük bir olasılıkla vadesi gelen borçlarının bir bölümünü yurtdışındaki eski birikimlerini kullanarak ödedi. Bu nedenle de kaynağı bilinmeyen döviz girişleri yılın ilk üç ayında 6.6 milyar doları aştı. Bu çeşit gelişmeler dış finansmanda sağlıksız bir görüntüye işaret eder.

KUR DERDE DEVA DEĞİL
Cari işlemler açığını düşürmeye çalışmak ile dış finansman olanaklarını sınırlamak farklı iki konu. Döviz kurlarının fırlamasına izin vermek ikisini birden yapıyor. Kurların arttığı dönemlerde dış kaynak girişi sınırlanıyor. Sınırlı dış kaynağın olduğu ortamlarda doğal olarak cari işlemler açığı da azalma eğilimine giriyor.
Cari işlemler açığını döviz kurları yoluyla sınırlamaya çalıştığımızdan Türkiye ekonomisinin yabancılar gözünde cazibesini de azaltan bir süreci başlatıyoruz. Halbuki, yapılması gereken döviz kurları dışındaki politikalarla cari işlem açığını sınırlamaya çalışmak. Döviz kuru her derde deva olamaz, olamıyor da.