Advertisement

Vergi, yasalar yoluyla ekonomik birimler üzerine getirilen bir yükümlülüktür. Yükümlülük yasalar yoluyla tespit edildiğinden, vergi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyenler suç işlemiş olurlar. Her suçun karşılığında, suçun ciddiyetine göre bir ceza olduğundan, vergi yükümlülüğünü yerine getirmemenin de bir cezası vardır.

Artık bir alışkanlık oluşturularak vergi cezaları çeşitli yollarla belli bir dönem sonra affediliyor. Vergi affı son zamanlarda daha da sık yapılmaya başlandı. Bazen yasada yazan cezalar affediliyor. Bazen vergi yükümlülüğü taksitlere bağlanıyor. Bazen doğan vergi yükümlülüğünün üzerine gelen faiz siliniyor. Nasıl yapılırsa yapılsın, vergi borcunun yerine getirilmemesinden doğan ceza affediliyor. Vergi afları sıklaştıkça toplumda haklı olarak bir tepki oluşuyor. “Vergi yükümlülüğünü zamanında yerine getirenler enayi yerine konuyor” deniyor. İşin bu yanı doğru.

AF HAKSIZLIKTIR

Gündeme gelen son vergi affı projesiyle beraber zamanında vergi yükümlülüklerini yerine getirenlere bir biçimde teşvik verilmesi konuşulmaya başlandı. Vergi yükümlülüklerini zamanında yerine getirenlerin ödüllendirilmesi isteniyor. Biraz düşününce çok komik bir durum ile karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılıyor. Tartışmalar krizden önce Yunanistan’daki bir uygulamayı hatırlatıyor. Çalışanlar işe geç gidiyor. İşveren fazla bir şey yapamıyor. İşe zamanında gidenlere ek ücret (bonus) verilmesi uygulaması getiriliyor. Yani, çalışanlara uymak durumunda oldukları bir kurala uydukları için teşvik veriliyor.

Vergi yükümlülüğünü zamanında yerine getirenlerin ödüllendirilmesi de böyle bir şey. Kuralara uyulması sağlanamıyor. Aslında, af getirilerek kurallara uyulmaması teşvik edilmiş oluyor. Haksızlık olmasın diye kullara uyanlar ödüllendirilmek isteniyor.

Kurallar uygulanmak için konur. Kurallara uymamanın cezası vardır. Kurallara uymanın teşviki kurallara uymamanın cezasıdır. Bu ceza ciddiye alınmıyorsa, ceza artırılır ya da tavizsiz uygulanır. Af, kurallara uymamanın cezasının ciddiye alınmamasının kaynağıdır.

Vergi affı son derece yanlış bir uygulamadır. Vergi yükümlülüğünü zamanında yerine getirenlerin bir biçimde ödüllendirilmesi de aynı derecede yanlıştır. İki yanlışla bir doğruyu bulmak mümkün olamaz. Vergi yükümlülüğünü zamanında yerine getirenlere verilebilecek ödül, vergi yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeyenleri zamanında vergi vermeye yöneltmeyecektir. Vergi vermeyerek onlar kendilerini kazançlı hissetmekteler. Buna karşılık, vergilerini zamanında ödeyenlere verilecek ödül vergi oranlarını azaltmaktan başka bir sonuç doğurmaz. Vergi oranları yüksek ise düşürülsün. Ama, vergi oranlarının düşürülmesi böyle dolaylı yollarla olmasın.

TEMSİL YOKSA VERGİLENDİRME OLMAZ

Vergi affını hayatın gerçeği gibi kabul edip vergilerini zamanında ödeyenlerin devlet tarafından eşit muameleye tutulmadıkları çok açık. Bu açıdan, hukukçu değilim ama, her türlü vergi affının anayasaya aykırı olduğunu dahi iddia edebilmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Adaletsizliği önlemenin yolu, vergilerini zamanında ödeyenlere ödül vermek değil, vergisini zamanında vermeyenlere af getirmemektir.

Demokratik toplumlarda vergi, halkın kendi iradesi ile kazançlarının ya da harcamalarının bir bölümünü devlete vermeyi kabul etmesidir. Bu anlamda, vergi vermek demokratik toplumlarda bir görevdir. Bu görevi yerine getirmekten kaçınmak diğer demokratik hakları kullanabilme konusundaki talepleri de zayıflatan bir unsurdur. Meşhur özdeyişle, temsil yoksa, vergilendirme de olmaz. Siyasal bilimciler belki şu konuyu tartışmalılar: Temsil olmadığı halde vergi vermekten kaçınıp affa mı uğruyoruz? Yoksa, vergi vermediğimiz için temsil kabiliyetimiz azaltılıp temsil edilme yönündeki taleplerimiz aflar yoluyla dolaylı olarak engelleniyor mu? Ne olursa olsun, devletimiz vatandaşına kendine borçlu kalmasını çok seviyor.