Advertisement

Yıllık enflasyon haziran ayında hatırı sayılır bir biçimde düşmedikten sonra temmuz ayında arttı. Artış, mevsimsel nedenlerle düşen fiyatların düşme-mesinden değil, mevsimsel etkilerden bağımsız olan fiyatların çok artmasından kaynaklandı. Mevsimsel ürünlerin fiyatlarını dışarıda bırakan tüketici fiyatları temmuz ayında yüzde 0.9 arttı. 2003 yılı bazında fiyat istatistikleri yayınlandığından bu yana bir temmuz ayında bu düzeyin üzerinde artışlar 2006, 2008 ve 2009 yıllarında gerçekleşmişti. Bu yıllar döviz kuru krizlerinin yaşandığı yıllardı.

Temmuz ayında tüketici endeksindeki alt gruplarda dikkati çeken fiyat artışları şunlar: Eğlence- kültür yüzde 2.97, alkollü içecekler ve tütün mamulleri yüzde 1.99, haberleşme yüzde 1.9, lokanta ve oteller yüzde 1.05, ulaştırma yüzde 0.7. Bu grupların toplam tüketici endeksindeki toplam ağırlığı yüzde 35’in üzerinde. Hizmetler sektöründeki fiyatlar döviz kurundaki yükselişle artan fiyatlara yetişmeye çalışıyor.

HATA ÜZERİNE HATA

Temmuz ayı enflasyonunun beklentilerin üzerinde çıkmasının arkasında iki önemli neden var. Birincisi, döviz kurlarından enflasyona geçiş beklendiği şekilde hız kesmiş değil. Döviz kurlarındaki yükselişin ikincil etkileri beklentilerin üzerinde devam ediyor. İkinci önemli neden: iç talepteki toparlanmanın fiyatlandırma üzerinde olumsuz etkileri görülmeye başladı. Beklentilerin aksine, iç talep gelişmeleri enflasyon üzerinde olumlu etki yapacağına, tam tersi oluyor. İç talepteki göreli toparlanma, iç talebin enflasyon üzerinde geçmişteki olumlu etkisini en azından yok etmiş görünüyor.

Merkez Bankası’nın daha mayıs ayında faiz indirimlerine başlaması hataydı. Faiz indirimlerinin devamının geleceği yönünde kamuoyunda bir izlenim yaratılması daha da büyük bir hata oldu. Şimdi, Merkez Bankası kendini “dereyi görmeden paçaları sıvayan bir konumda buldu. Yıllık enflasyon hızla düşecek diye beklentiler yaratılmaya çalışılırken, mevsimsel nedenlerle enflasyonun en düşük olması gereken bir dönemde yıllık enflasyonun geldiği yer yüzde 9.3 oldu. Bunun içinde daha “potansiyel enflasyon” unsurları da henüz yok.

BEKLENTİLER DAHA DA BOZULUYOR

Yıl sonuna gelindiğinde yıllık enflasyonun yüzde 8 civarında olması hâlâ makul bir tahmin gibi gözüküyor. Bu tahmin yeni bir döviz kuru çalkantısını, dolaylı vergi oranlarında bir artışı ya da potansiyel enflasyon unsurlarının devreye girmesini içermiyor. Şimdi yıllık yüzde 8 enflasyon tahminini risk altına sokan bir başka unsur ortaya çıktı: Enflasyon beklentilerindeki bozulmanın daha da artması. Özellikle ramazan ayında eğlence ve kültür alt grubundaki fiyat artışları düşündürücü. Giyim ve ayakkabı grubundaki mevsimsel fiyat düşüşlerinin sınırlı kalmış olması da enflasyon beklentilerinin biraz daha bozulduğuna işaret ediyor olabilir. Son yıllarda bir temmuz ayında bu gruptaki en düşük mevsimsel fiyat düşüşü bu yılın temmuz ayında yaşandı.

Bu aşamada Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizi indirmeye devam etmesi ekonomik birimlerle alay etmek gibi olacak. Öyle de olsa, faiz indirimleri devam edecek gibi görünüyor. Temel enflasyon diye nitelendirilen “H” ve “I” endekslerindeki yıllık artış tarihi rekorlar kırdığı bir dönemde olsak da, bu aşamada faiz düşüşüne ara verilmesinin, hatta faiz artırımının kısa vadede önemli bir etkisi olmayacak gibi görünüyor. Merkez Bankası’nın itibar erozyonunu durdurması için bir şeyler yapması gerektiği de çok açık. Devam edeceğim.