Advertisement

Yurtiçinde ve yurtdışında ekonomik gündem oldukça kalabalık. Gündemde konu yokmuş gibi, alınan parasal önlemlerin işe yaradığını kanıtlamak için Türkiye ekonomisinden geçen yılın son iki ayında 10 milyar dolar kısa vadeli yabancı sermaye yatırımlarının çıktığı yönünde son günlerde verilen demeçler tartışma yarattı.
Resmi istatistiklere bakıldığında, bu boyutta bir kısa vadeli yabancı sermaye çıkışı görünmüyor. Aksine, bankaların yurtdışından aldıkları kısa vadeli kredilerde yılın son iki ayında net 350 milyon dolar kadar bir artış var. Belki 10 milyar dolar kredi geri ödedik, ama 10.350 milyar dolar yeni kredi aldık. Aynı şekilde, yurtdışı bankaların yurtiçindeki bankalardaki TL mevduatları da bu dönem içinde net 4.1 milyar dolar kadar artmış. Belki, 10 milyar dolar mevduat çıktı. Ama, 14.1 milyar dolar yeni mevduat geldi. Döviz mevduatları ise 300 milyon dolar kadar azalmış. Kısacası, nereden bakarsanız bakın, 10 milyar dolar tutarında net bir çıkış hiçbir yerde görünmüyor.

“BANA İNANIN” DEMEKLE OLMAZ
Geçen cuma günü bu konu galiba Ali Babacan’ın benim katılamadığım medya ekonomi yazarlarıyla yaptığı bir toplantıda da gündeme gelmiş. Anlaşılan doyurucu bir cevap alınamamış. Bunun üzerine Merkez Bankası toplantıya katılanlara yazılı bir açıklama notu göndermiş. Not, açıklama getirmekten çok, kafaları daha da karıştıracak nitelikte.
Notta şöyle deniyor: “Konu edilen kısa vadeli fon çıkışı, esas olarak yabancı yatırımcıların swap, depo, repo ve kredi işlemleri yoluyla aldıkları para piyasası pozisyonlarını kapatmalarından kaynaklanmıştır. Bu işlemler ödemeler dengesine yansısa da, özellikle para piyasasında alınan pozisyonların önemli bir boyutunu oluşturan swap işlemlerinin ödemeler dengesinden takip edilmesi mümkün olmamaktadır.”
Bu iki cümleden şu anlam çıkıyor: Ödemeler dengesinin yayınlandığı şekliyle bu çıkışları siz göremezsiniz. Bize inanın. Bu dönemde 10 milyar dolar çıktı. Bu açıklama Merkez Bankası’na yakışmamış. Yayınlandığı şekliyle ödemeler dengesi verilerinden göremesek bile, yapılan açıklamada bu ayrıntılar verilebilirdi. Konuyu takip edenler hangi kalemlerden ne kadar para çıktığını görebilme olanağı bulabilirdi. Bu haliyle, “bize inanın” tavrı çok inandırıcı olmuyor. İlgilenenler ayrıntılardan hareket edip ödemeler dengesindeki verilere ulaşabilmelilerdi.
Daha teknik ayrıntıya girelim. Ödemeler dengesindeki bazı veriler net bazda verilebiliyor. Örneğin, bir swap işleminde yurtiçindeki bir banka önceden belirlenmiş bir kurdan yurtdışındaki bir bankaya belli bir vade içinde TL mevduatı yapıyor, aynı vadede yurtdışındaki bankadan döviz mevduatı alıyor. Bizim bankaların yurtdışındaki yatırımları artıyor. Aynı şekilde, yabancı bankaların da bizdeki yatırımları artmış oluyor. Net bazda, ne giriş ne de çıkış görünüyor. Ama, bu kalem daha açık verilse, giriş ve çıkışlar para cinsi bazında açıkça görünebilecek.

YALNIZ ÇIKIŞLARI TOPLAMAK DOĞRU FİKİR VERMEZ
Konu, ödemeler dengesinin hangi ayrıntıda kamuoyu ile paylaşıldığı değil. Aksine, veri kalabalığı yaratmamak için bazı verilerin net bazda verilmesi doğal karşılanmalı. Konu, böyle bir swap işleminin bitmesi durumunda (ki vadesi genellikle çok önceden tespit edilmiştir), bizdeki mevduatın geri alınmasına çıkış deyip, bizim mevduatın geri dönmesi ile netleştirilmemesi. Bizim mevduat da geri döndüğünde, bizim yurtdışındaki kısa vadeli yatırımlarımız geri dönmüş oluyor. Yani, iki taraflı kısa vadeli yatırımlar geri dönmüş oluyor.
Alınan parasal önlemlerin çalıştığı izlenimi vermek için galiba yalnızca çıkışları topluyoruz ve 10 milyar kısa vadeli yabancı sermayenin çıktığını iddia ediyoruz. Ama, aynı anda 12 milyar dolar kısa vadeli yabancı sermaye girmişse, bunu hesaba katmıyoruz. Bu doğru bir yaklaşım olmuyor.