Advertisement

Japonya'da yaşanan facianın küresel boyutta kısa ve orta dönemli sonuçlarının olmaması söz konusu değil. Önce deprem, sonra tsunami, şimdi de nükleer santrallarda yaşanan sorunlar ve atda kalan ekonomik enkaz birçok açıdan herkesi etkileyecek.
Avrupa Birliği'ni tek bir ekonomi olarak kabul etmezsek, Japonya, dünyanın üçüncü en büyük ekonomisi, dünyanın ikinci büyük petrol ithalatçısı, ikinci büyük doğal gaz ithalatçısı, dördüncü büyük ihracat ve ithalat yapan ülkesi, üçüncü büyük elektrik tüketen ülkesi. Bu denli büyük bir ekonomi şimdi çok büyük bir darbe almış durumda. Japon ekonomisinin aldığı darbenin bölgesel ya da yalnızca Japonya'yı ilgilendiren sonuçları olabileceğini düşünmek fazla iyimserlik olur.
Japonya geleneksel olarak ihracata dayalı büyüyen bir ekonomi. Tasarruf oranı çok yüksek. Kamu sektörünün çok büyük tasarruf açıkları olmasına rağmen, hâlâ toplam tasarruf fazlası söz konusu. 2010 yılında Japon ekonomisi 165 milyar dolar civarında cari işlemler fazlası verdi. Toplam döviz rezervleri 1.1 trilyon dolar. Çin'den sonra en fazla döviz rezervi olan ülke konumunda. Bu veriler Japonya'nın yaralarını sarabilme gücünü artıran etkenler.

SERMAYE KANALI
Japonya'nın bir başka özelliği yurtdışı doğrudan yatırımları ve yurtdışındaki mali yatırımları en fazla olan ülkelerden biri olması. 2009 yılı itibarıyla yurtdışındaki doğrudan serbest sermaye yatırımlarının 700 milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Kamu sektörünün borcu milli gelirlerinin iki katından fazla. Dış borçları milli gelirlerinin yaklaşık yarısı kadar. Kısacası, Japon ekonomisi her açıdan dünya ekonomisi ile bütünleşmiş bir durumda.
Bu konumdaki bir ekonomi, yaşanan facianın sonucunda kaybedilen fiziki sermaye stokunu yerine koyabilmek için şimdi çok ciddi boyutlarda sabit sermaye yatırımları yapmak zorunda. Yani, Japonya'nın tasarruf fazlası büyük bir olasılıkla önümüzdeki dönemde eriyecek. Yurtdışına sabit ya da mali sermaye ihracı duracak. Hatta, daha önce yurtdışında değerlendirilen mali sermayenin bir bölümü Japonya'ya geri dönecek. Japonya Merkez Bankası Başkanı bu yönde çağrılara başladı bile.
Son günlerde Japon Yeni'nin belli başlı paralara karşı değer kazanması, altın gibi tasarruf araçlarının değer yitirmesi dünya Borsalarının düşmesi, belli büyük ekonomilerde tahvil/bono faizlerinin düşmesi bu çerçevede değerlendirilebilir.
Japonya enerji ve gıdada dışa bağımlı bir ülke. Kullandığı petrolün yüzde 3'ünü, kullandığı doğal gazın yüzde 3.7'sini kendi çıkarıyor. Belki şimdi değil, ama önümüzdeki dönemde Japonya'nın enerji ihtiyacı doğal olarak artacak. Petrol fiyatının son günlerdeki düşüşü, petrol ihraç eden ülkelerdeki siyasi sorunların yaptığı etkiyi dışarıda bırakırsak, geçici olacaktır.

TİCARET KANALI
Japonya, Asya ekonomilerini taşıyan bir ekonomi. İhracatının yüzde 20'ye yakınını Çin'e, yüzde 8'inden fazlasını Güney Kore'ye, yüzde 6.3'ünü Tayland'a, yüzde 5.5'ini Hong Kong'a yapıyor. İthalatının da yüzde 22'sinden fazlasını Çin'den, yüzde 11 'ini Avustralya'dan, yüzde 4'ünü Güney Kore'den, yaklaşık aynı miktarını Endonezya'dan yapıyor. Çin'in ihracatının yüzde 10'u, Güney Kore'nin ihracatının yüzde 6'sı Japonya'ya yapılıyor.
Amerika'nın ithalatının yüzde 6'sından fazlası Japonya'dan, ihracatının yüzde 5'i Japonya'ya gerçekleşiyor.
Japon ekonomisi 2011 yılında büyük bir olasılıkla küçümsenmeyecek boyutta küçülecek. Bundan tüm dünya nasibini alacak.