Advertisement

Enflasyon son kırk yılın en düşük düzeyinde. O kadar ki, gelişmekte olan ülkeler arasında enflasyonu en düşük ülkelerden biriyiz. Bizim gibi ülkelerin çoğu enflasyon tehdidi altında. Para politikasını sıkıştırıyorlar. Ekonomik büyümeyi düşürmeye çalışıyorlar.
Ölçülen enflasyon düşük, ama enflasyonun düşüklüğünü tüketiciler o denli hissetmiyor.
Benzin fiyatı neredeyse her hafta artıyor. Bir ay önce litresi 4 liraya geldiğinde, benzin fiyatı haber olmuştu. Şimdi 4 lirayı çoktan geçtik. Fiyatın haber değeri kalmadı. Domatesin, yeşil fasulyenin fiyatı tarihi rekorlar kırdı. Lokantalar her gün fiyatlarını artırıyorlar. Bütün bunlara rağmen, enflasyon düşük çıkıyor. Tüketici anlamakta zorlanıyor.
Dünkü yazıma tepki veren bazı okurlar "sen çarşı-pazara uğramıyorsun galiba?" diye soruyorlar. Tepkileri okuyunca, geçenlerde bir merkez bankası ile sokaktaki halkı karşı karşıya getiren bir olayı anımsadım.

 

FED'İN BAŞINA GELENLER
Amerikan Merkez Bankası (FED) yaklaşık bir yıl önce halka inip para politikası ile ne yapmaya çalıştığını anlatma kararı almıştı. Bu kapsamda, FED yöneticileri sokakta, çarşı-pazarda, alışveriş merkezlerinde tüketicilerle bir araya gelip FED'in ne yapmaya çalıştığını küçük konferanslar vererek anlatmaya başladı. Sokaktaki vatandaşla bir araya geldi.
En komik toplantılardan biri New York'ta gerçekleşti. FED'in New York şubesinin başkanı (bu kişi FED Başkanı Bernanke'den sonra FED içindeki en güçlü ikinci kişi olarak görülür) William Dudley bir ay önce halkla bir araya geldi.
Dudly temel enflasyonun ne olduğunu, temel enflasyonun manşetlere çıkan ortalama enflasyonun oldukça altında kaldığını, gıda ve enerji fiyatları dışarıda bırakıldığında, Amerika'da enflasyondan söz edilemeyeceğini anlattı.
Kalabalıktaki biri "enflasyon düşük, hatta hiç yok diyorsunuz, ama benzinin, gıdanın fiyatı her gün artıyor, bu nasıl düşük enflasyon?" diye dert yanmaya başladı. Sokaktaki tüketici FED'e de, istatistiklere de inanmadığını dile getirdi. Bizdeki aynı durum.
Dudley gayet sakin bir şekilde enflasyonun, tüketilen birçok malın fiyatındaki
ortalama artış olduğunu söyledi. Bazı maddelerin fiyatı artarken, bazılarının da düştüğünü belirtti. Önemli olanın ortalama olduğunu vurguladı. Kalabalıktaki bir başka katılımcı "bize fiyatı düşen bir mal söyler misiniz?" diye çıkışınca, Dudley yine istifini bozmaz. "Olmaz olur mu?" diye atılır. Bula bula iPad örneğini vermeye kalkar.
"Bakın" der, "iPad 2 çıktı. Birincisi ile aynı fiyattan satılıyor, ama iPad 2 çok daha fazla iş yapıyor, iPad 1 ile aynı değiller. Dolayısıyla, iPad fiyatı düşdü. Siz farkında bile değilsiniz" diye devam edince, bir başka katılımcı atılır: "İyi, ama biz iPad yemiyoruz"
New York FED'in sokaktaki halkla toplantısı bu şekilde kısa sürer. Ne FED ne yaptığını basit bir biçimde halka anlatabildi ne de halkın açıklanan enflasyon verilerine güveni sağlanabildi. En azından New York'ta, FED'in en yüksek yöneticilerinden birinin halkla buluşması başarısız oldu.

 

İTİBAR EROZYONU
Ekonomik birimlerin enflasyonun düşüklüğüne inanmaması enflasyonun geleceği açısından tehlikeli bir durum. Enflasyon verilerinin düzmece olduğu inancının yaygınlaşması ise bir felaket. Dolayısıyla, konu nazik.
Dünyanın her yerinde her gün gözlenen ve sıkça tüketilen malların fiyatındaki artışlar ekonomik birimlerin enflasyon beklentilerini şekillendirmede egemen rol oynuyor. Bazen iPad fiyatındaki kalite artışına bağlı düşüşler, bazen de iPad benzeri çok sık gözlenmeyen fiyatlardaki gerçek düşüşler tüketici fiyatları endeksine giriyor, ama ekonomik birimlerin ortalamalarına girmiyor. Girmeyince, dünyanın her yerinde ekonomik birimler verilere inanmakta güçlük çekiyorlar. Bunu da, New York'ta olduğu gibi, "iPad yemiyoruz" diye özetliyorlar.
Dünyanın her yerinde merkez bankaları zor durumda. Dertlerini anlatamıyorlar. Tüketiciler iPad yemeye başlasa, belki merkez bankaları da dertlerini daha iyi anlatabilecekler.
Şaka bir yana, hissedilen enflasyon ile ölçülen enflasyon arasında fark açıldığında, para politikasının da, enflasyon hedeflemesinin de itibarı sarsılıyor. Merkez bankaları bu durumda aciz kalıyorlarmış izlenimi veriyorlar.