Advertisement

Küresel finans piyasaları son haftalarda biraz karışık. Beklentiler bozuk. Olumsuz haberler olumlulardan daha fazla prim yapıyor. Böyle dönemlerde küresel krizden henüz çıkılmadığı izlenimi daha fazla güçleniyor.
Finans piyasalarının gözleri üzerinde olduğu üç bölge var: Amerika, Avrupa ve Çin. Üç bölgenin ikisinden gelen sinyaller olumsuzsa, beklentilerde, piyasalar da bozuluyor. Son haftalarda Amerika ve Avrupa'dan sinyaller giderek olumsuzlaştı. Çin'den gelen ve o denli de kötü olmayan sinyaller olumsuz yorumlanmaya başlandı.

RADARDAKİ ÜÇ BÖLGE
Milli gelirinin yüzde 10'u civarındaki bütçe açığı ile borç-milli gelir oranı yüzde 100 civarındaki Amerika yatırımcıların önüne inandırıcı bir strateji koymakta zorlanıyor. Haftalardır Amerikan Hazinesi'nin borçlanma sınırı artırılamıyor. Çok yakında Amerikan devleti durma noktasına gelecek. Siyasetçiler arasında "at pazarlığı" devam ediyor. Önceleri bu konu çok ciddiye alınmıyordu. Ama, Amerikan siyasetçilerinin konunun ciddiyetinin pek farkında olmadıkları yönündeki izlenim giderek güçleniyor.
Avrupa üç yıldır kenar ülkelerdeki "borç krizi" ile boğuşuyor. Siyaset, krizin önünde gideceğine, krizi kovalıyor. Bulunan çözümler geç devreye giriyor. Devreye girdiklerinde, yetersiz kalıyor. Yetersizliği anlaşıldığında, daha maliyetli çözümleri uygulamaya koymak ancak onlar da yetersiz kaldığında mümkün olabiliyor.
Yunanistan'ın borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda olduğu neredeyse herkesçe kabul ediliyor. Avrupa Birliği'nin seçeneği ya Yunanistan'a doğrudan para verip Yunanistan'ın piyasalara olan borcunu Avrupa Birliği borcuna çevirmek ya da Yunanistan'ın borçlarını yeniden yapılandırmasına izin verip zora düşen kendi bankalarına kaynak aktarmak. İki seçenekte de Avrupa Birliği'nin büyük ülkeleri ellerini ceplerine sokacaklar. Sorun, parayı kime verecekleri. Zaman geçtikçe, beklentiler de bozuluyor.
Yunanistan konusundaki kararsızlık İrlanda ve Portekiz ekonomilerini de zorluyor. O ülkelerin de performansları olumsuz etkileniyor. İtalya gibi krizin sıçrama olasılığı olan ülkelerin kredi notlarının olumsuza çevrilmesi pişmiş aşa su katıyor.
Çin ekonomisi aslında iyi yolda. Ekonomik büyüme devam ediyor. Enflasyonun yükselmesi karşısında Yuan'ın değer kazanması göreli olarak hızlandı. Gelişmiş ülkelerin Çin'e sözle yaptıramadıklarını enflasyon yaptırıyor. Bu olumlu bir gelişme. Ama, miyop olan piyasaların bunu görecek kadar gözlük camlarının numarası düşük değil.

BİZİM DURUMUMUZ
Yurtdışında rüzgârlar ters estiğinde Türkiye ekonomisi de olumsuz etkileniyor. Şimdiye kadar yüksek büyüme nedeniyle iyi not alan Türkiye ekonomisi artan cari işlemler açığı nedeniyle "ne oluyor?" dedirtiyor. Geçen yıl sonuna doğru cari işlemler açığı konusunda bir şeyler yapılıyor yönünde verilen izlenim piyasalarca satın alındı. Ama, alınan önlemler beklenen sonucu vermeyince, "şimdi ne olacak?" denmeye başlandı.
Seçimlerden önce Türkiye'nin artan cari işlemler açığı konusunda inandırıcı bir çözüm üretmesi çok olası değil. Dolayısıyla, seçim sonrasına kadar durumu idare etmek zorundayız. Bu dönemde Türkiye ekonomisinin diğer gelişmiş ülkelerden olumsuz yönde ayrışması normal karşılanmalı. Dünyada piyasalar coştuğunda çoğunlukla biz daha az coşabileceğiz. Dünyada piyasalar düştüğünde çoğunlukla biz daha fazla düşebileceğiz.
Özellikle cari işlemler açığına yönelik veriler en azından bir süre daha kötü gelmeye devam edecek. Bu veriler kur ve faizlerde oynamalar yaratabilecek. Beklentiler bu nedenle de bozulabilecek. Belki, bozulan beklentilerle iç talep artışı yavaşlarsa, çözümün bir bölümü de bu yolla sağlanabilecek. Ters esen rüzgârları kullanabilmek de bir marifet sayılmalı.