Advertisement

Artan dış açıkların kontrolüne yönelik olarak faiz politikası dışlanınca, döviz kuru iç talep idaresinin bir aracı haline getirildi. Politika yapıcılarının gayretleriyle döviz kurları hareketlendirildi. Son haftalarda da döviz kurları, hareketlenmenin de ötesinde, fırladı.
Merkez Bankası döviz kurlarının fırlamasında baş aktör konumunda. Hem söylevleriyle hem de kullandığı para politikası araçlarıyla döviz kurlarının fırlamasını özendiriyor. 2001 yılından bu yana kamuoyu önünde söylediklerini adeta inkâr ediyor, yalanlıyor.
Dün döviz piyasasında yaşananlar Merkez Bankası'nı bazı önlemler almaya zorladı. Dövizde munzam karşılıklar uzun vadeli yükümlülükler için düşürüldü. Günlük döviz alım ihaleleri sonlandırıldı. Bir anlamda, Merkez Bankası "döviz kurlarının artmasını istiyorum, ama birden bire fırlamasını istemiyorum" demek istedi. En azından piyasa alınan kararları böyle yorumladı. Bu mesajın birkaç aydır gözlenen döviz kurlarındaki genel eğilimi değiştirmesi beklenmemeli.

SESSİZ DEVRİM
Dalgalı kur sistemi döviz kurlarının fırlamasının bir bahanesi değildir. Döviz kurlarının fırlaması ekonomik bir hastalıktır. Beklentilerin bozulmasıdır. Hiçbir merkez bankası beklentilerin bozulması ile etkin bir para politikası uygulayamaz. Para politikasının hedefi ne olursa olsun, beklentilerin bozulması ile finansal istikrar tesis edilemez. Bu nedenle döviz kurlarının düzeyi de, fırlaması da bir ekonomi politikası aracı olamaz.
Döviz kurları üzerindeki etkinliğinin azami olduğu bir noktada Merkez Bankası iç talebi dizginlemek ve dış açıkları kontrol altına almak için döviz kurunu bir araç olarak seçti. Belki, kurlar üzerindeki etkinliğinin azami noktada olması Merkez Bankası'nı cesaretlendirdi. Şimdiden bilemediğimiz bir noktada Merkez Bankası döviz kurlarındaki hareketliliği kontrol altına alabileceğini düşünüyor. Ama, o noktaya gelinceye kadar ekonomide ve beklentiler üzerinde oluşan tahribatı gidermek döviz kurlarını fırlatmak kadar kolay olmayabilecek.
Önce birkaç tespit yapalım. Anlaşılıyor ki, geçen yılın kasım ayından bu yana cari işlemler açığını dizginlemeye yönelik alınan önlemlerin çalışmadığını Merkez Bankası da kabul etti. Merkez Bankası "enflasyon hedeflemesi" politikasını artık açıkça dışlıyor. "Enflasyon hedefi ile çelişmediği takdirde diğer makro ekonomik hedeflere varılmasına yardım edebilir" şeklinde özetlenebilecek Merkez Bankası Yasa maddesini rafa kaldırıyor. Sessizce Merkez Bankası'nın çalışma ilkeleri değiştiriliyor. Merkez Bankası hükümet politikalarının merkezinde durmaktan çekinmiyor.

FAİZ POLİTİKASI DIŞLANAMAZ
Bu tespitler doğrultusunda bazı sonuçlara varabiliriz. Enflasyonu tek haneli düzeylerde tutabilmek artık giderek zorlaşacaktır. Kısa ve orta dönemde ekonomik büyüme cari işlemler açığı ilişkisi radikal bir biçimde değişmeyeceğine göre, enflasyon artı cari işlemler açığı dengesi Türkiye'nin dış kaynak bulabilme kabiliyetini azaltacağından, ekonomik büyüme geçmişe göre daha düşük kalacaktır. Böyle bir dengede maliye politikalarının gevşetilmesi şaşırtıcı olmaz.
Döviz kurlarında belli bir eğilim başladığında, devam eder. Eğilimi değiştirecek tek etken Merkez Bankası'nın kararlı bir biçimde döviz kurlarındaki artıştan rahatsız olduğunu piyasalara göstermesidir. Bunun da tek yolu faiz politikasıdır. Faiz politikasının devre dışı olduğu bir ortamda piyasalar Merkez Bankası'nı zorlamaya devam edecektir. Bir noktada Merkez Bankası pes edebilir. Ama, o nokta ekonomideki genel dengeler açısından çok sevimli bir nokta olmayabilir.