Advertisement

Yaz aylarında yaşanan gıda ve giyim fiyatlarındaki ortalama düşüşlerle enflasyon sakin bir seyir izliyor. Temmuz ayında tüketici fiyatları ortalama yüzde 0.4 geriledi. Tüketici fiyatları enflasyonu yılbaşından bu yana yüzde 3, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.3 oldu.
Merkez Bankası'nın para politikasına yönelik olarak takip ettiği "temel enflasyon" denebilecek "H" endeksinde ise farklı bir seyir izleniyor. H endeksindeki artış yılbaşından bu yana yüzde 4.3, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6 oldu. Yılın ilk yedi ayında H endeksindeki artış, 2005 ve 2008 yılları hariç tutulursa, endeks hazırlandığından bu yana en yüksek değerine ulaştı.

TEMEL OLUMSUZLUKLAR
Enflasyondaki sakinliğin mevsimsel nedenlerini bir kenara bırakırsak, enflasyonu olumsuz etkileyebilecek üç temel görebiliyoruz: iç talep artışı, parasal genişleme ve döviz kurlarındaki artış. Yılın ikinci yarısında bu üç neden de devrede olacak gibi görünüyor.
Son aylarda yaşanan kur artışları belli bir gecikme ile tüketici fiyatlarına yansıyacaktır. Bu olguyu tüketici fiyatları içinde önce ulaştırma ile diğer mal ve hizmetler grubunda görüyoruz. Yılın ilk yedi ayında ortalama fiyatlar ulaştırmada yüzde 7.8 artarken, diğer mal ve hizmetlerde yüzde 7.9 arttı. Kur artışlarının hızlı ve büyük boyutlarda etkilediği üretici fiyatları içindeki imalat sanayii fiyatları da yılın ilk yedi ayında yüzde 9.8 arttı. Eylül ayı ile birlikte aylık enflasyonda kur artışlarının olumsuz etkisi daha iyi görülebilir.
Ekonomide iç talep artışı devam ediyor. Yılın ilk üç ayına yönelik milli gelir verileri ve yılın ilk yarısına yönelik dış ticaret verileri iç talep artışının çok fazla hız kesmeden devam ettiğini gösteriyor. O kadar ki, iç talep artışının milli gelir büyümesine katkısı yılın ilk üç ayına göre ikinci üç ayda daha fazla dahi olabilir. Dolayısıyla, ortalama fiyatlar üzerinde iç talep baskısı giderek artıyor.
İç talepteki artış aynı zamanda parasal genişleme ile örtüşüyor. 2005 yılında IMF ile yapılan standby düzenlemesinde kullanılan sabit tanımla hazırlanan Merkez Bankası'nın net iç varlıklarındaki yıllık artış geçen yıl sonunda yüzde 25 civarındayken, temmuz ayında ortalama yüzde 90'a fırladı. Aylık bazda hazırlanan Merkez Bankası bilançosunun toplam büyüklüğü milli gelirin yüzde 25'ine dayandı, yıllık artışı haziran ayı itibariyle yüzde 70'e geldi. Merkez Bankası bilançosunun milli gelire oranı geçen yıl sonunda yüzde 15 civarındaydı.
Bu üç etken de eylül ayı ile beraber enflasyon görünümü konusunda çok parlak bir resim vermiyor. Yıllık enflasyon yıl sonunda çift haneli olmayabilir, ama hedeflenen yüzde 5.5'in olukça üzerinde gerçekleşebilir.

HEDEF DEĞİŞTİ
Grafik altı aylık ortalama tüketici fiyatları endeksi ile H endeksindeki yıllık değişimleri gösteriyor. Her yıl enflasyon sabit dahi olsa, mevsimsel nedenlerle bu verilerde düzenli bir iniş-çıkış (sinüs eğrisi) olması beklenir. Küresel krizden sonra enflasyonda bir irtifa kaybı elde edilmişti. 2009 yılının ikinci yarısında enflasyonun geldiği noktayı koruyamadık. Yukarı bir eğilim söz konusu.
Galiba cari işlemler açığı endişeleriyle döviz kurlarının belli bir düzeyde tutulması hedefi enflasyon hedefinin önüne geçti. Bu şartlarda enflasyonun başını biraz kaldırması şaşırtıcı olmayacak. Ama, enflasyon hedefi eğer yine öncelikli hedef durumuna gelirse, bugünlerde kaybedilen politika itibarının maliyeti ileride önümüze çıkacak.