Advertisement

Ekonomilerin politika yapıcılarının beklentileri doğrultusunda performans göstermediği dönemlerde genellikle piyasalar sorumlu tutulurlar. Böyle dönemlerde şu cümleleri sıkça duyarız: “Ekonomik temeller sağlam olduğu halde, piyasalar yanlış yapıyorlar.” “Piyasalar uygulamaya konan ekonomik politikaları anlamadılar.“ Bazen daha da ileri gidilir ve piyasalar suçlanır: “Piyasalar manipülasyon yapıyor“ Bu çeşit yaklaşımlar bize özgü değil. Dünyanın her yerinde durum böyle. Dünyanın her yerinde politika yapıcılarının kalbi liberal, ama piyasaların oluşturduğu denge işlerine gelmediğinde, kafası müdahalecidir. Politika yapıcılarının beklentileriyle örtüşmeyen gelişmeler her zaman müdahaleye muhtaçtır. Piyasalar politika yapıcılarının beklentileri ve arzuları doğrultusunda hareket ettiğinde, piyasa ekonomisinden daha iyi bir sistem yoktur.

KİM YANLIŞ YAPAR?
Piyasa denen olgu, milyonlarca, hatta milyarlarca ekonomik birimin bir araya geldiği alışveriş ortamıdır. Piyasalardaki ekonomik birimler elde ettikleri bilgiler doğrultusunda kararlar verir. Piyasadan piyasaya değişmekle birlikte, piyasadaki her ekonomik birimin aynı bilgiye sahip olduğu ya da aynı beklentilerle hareket ettiği söylenemez. Çok farklı bilgi seti ve çok farklı beklentilerle ekonomik birimler piyasalarda işlem yapar. Sonuçta, piyasaların dengesi bir yöne doğru hareket eder. Bir anlamda, ekonomik birimlerin beklentilerinin ortalaması piyasalardaki dengeyi tayin eder. Beklentiler statik değildir. Yeni gelen her haber her zaman ekonomik birimlerin tümünün ya da bir bölümünün beklentilerini değiştirebilir. Beklentilerdeki değişiklik ortalamaya yansıdığı oranda piyasanın dengesi de değişir. Böyle bir yapıda “Piyasalar yanlış yapıyor“ yargısının hiçbir anlamı yoktur. Olsa olsa, bu yargıyı yapan ile piyasalardaki hâkim beklenti birbiriyle uyuşmuyordur. Yargıyı yapan kendini referans olarak aldığından, kendi yargısıyla çelişen her gelişme “yanlış“ olmaktadır. Birkaç ekonomik birim yanlış yapabilir, ama piyasanın tümünün yanlış yapması, eğer önemli bir bilgi saklanmıyorsa, söz konusu olamaz. Yapılacak evin bulunduğu yörede hâkim rüzgâr geleneksel olarak poyraz olduğundan, evin balkonları güneye bakacak şekilde yapılabilir. Ama, lodosun sıkça estiği bir dönemde rüzgârın yanlış yaptığı iddia edilemez. Bir yanlış varsa, o da balkonların yanlış yönde yapılmış olmasıdır. Piyasaların yanlış yaptığını iddia etmek de buna benziyor. Yanlışı yapan, piyasalar değil, piyasaların yanlış yaptığını iddia edendir.

BEKLENTİLERİ YÖNETEMEYİNCE
Ekonomi politikası yapıcıları açısından en önemli konulardan biri ekonomik birimlerin beklentilerinin yönetilmesidir. Beklentilerin yönetiminin temelinde politika yapıcılarının uygulamaları konusunda iletişimin kesintisiz ve anlaşılabilir olması yatar. “Piyasalar yapılanı yanlış anladı“ gibi bir yargı anlamsızdır. Piyasalar anladıkları ile beklentileri oluştururlar. Ekonomik birimlerin doğru anlamalarını sağlamak politika yapıcılarının sorumluluğundadır. Piyasalar yanılmazlar mı? Elbette yanılgıya düşebilirler. Yanılgıya düşmelerinin maliyetini de öderler. Ama, yanılgıya düşmüş olmaları ellerindeki bilgi çerçevesinde yanlış kararlar aldıkları anlamına gelmez. Yanılgıya düşmekle yanlış yapmak arasındaki fark, aslında “kalbi liberal, kafası müdahaleci“ olan politika yapıcılarının, beklentilerinin dışındaki piyasa hareketleri karşısında, tepki vermesine neden oluyor. Piyasaya yönelik yasaklar gündeme geliyor. Hatta, bazen bu tepki piyasaların kapatılmasına kadar gidebiliyor. Halbuki, geriye baktığımızda hep aynı olguyla karşılaşırız: piyasalar, ne yaparsa, doğru yapar.