Advertisement

Yunanistan Avrupa’nın işini güçleştirdikçe, bu işten en fazla zararlı çıkan İtalya oluyor. Aylardır dış borçlanmasını çevirmekte zorluk çeken ve sermaye kaçışlarına engel olamayan İtalya şimdi piyasaların hedefi haline geldi. “Artık ha bugün, ha yarın batar” söylentisi giderek yayılıyor. Peki İtalya neden bu hale düştü?
Borcu çok yüksek. 2 trilyon Euro civarındaki borcunun milli gelirine oranı yüzde 120.
Son borçlanmalarını yıllık yüzde 6.4 faizle gerçekleştirebildi. Euro Bölgesi’ne dahil bir ülkenin ödediği faiz yüzde 6’yı geçtiğinde “bu ülke batar” görüşü piyasalara hâkim oluyor.
İtalya’nın kuzeyi ile güneyinde yaşayanlar arasındaki gelir farkı yüksek. Kuzey İtalya’da kişi başına düşen gelir 30 bin Euro iken, güneyde bu 16 bin Euro’ya iniyor.
Kuzeyde oturanlar Euro’ya geçtikten sonra Almanlardan daha fazla kazanıp, onlardan daha az çalıştıkları için, statükonun değişmesini istemiyorlar. Özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar mevcut düzenin bozulmasına karşılar. Her türlü reformu engelliyorlar. Bunların çoğunluğu ise Berlusconi’yi destekliyor.
Kayıt dışı ekonomi vergi vermiyor. Dünya Bankası’nın araştırmasına göre İtalya’da merdiven altı sektörün milli gelire oranı yüzde 27.
Çin’in yükselişi Avrupa’da en fazla İtalya’yı etkilemiş. On yıl önce Çin’le sıfır olan dış ticaret dengesi, şimdi 40 milyar Euro açık veriyor.
İtalyan özel sektörüne aile şirketleri hâkim. İş babadan oğula geçiyor. Yenilikleri yapabilecek olanlar ve yetenekli gençler bu şirketlerde iş bulmakta zorlanıyorlar. Ayrıca genç nüfusun işsizlik oranı yüksek. Tüm bu koşullar Berlusconi’nin verdiği sözlere karşın reform yapmasını önlüyor. Dolayısıyla da durum her geçen gün kötüye gidiyor. Son çare teknokratlardan oluşan bir hükümetin güven sağlayıcı reformları bir an önce yapması. Bu gerçekleşmezse İtalya “gittigidiyor”.

Sarkozy'nin başarısızlığı
G-20’nin bu dönem başkanlığını Fransa üstlenmişti. İşe çok hızla girdiler. Sarkozy uluslararası para sisteminde yapılacak reformların lideri olmak için kollarını sıvadı. Tribünler hazırdı. Reform konuları saptandı. Bunlar o zamanki Fransa Maliye Bakanı, şimdi ise IMF Başkanı olan Christian Lagarde tarafından kamuoyuna süslenerek sunuldu. Sarkozy artık dünya liderliğine oynuyordu. Ancak bir yıl sonra sonuç tam bir hüsran oldu. Euro Bölgesi batma noktasına geldi. Hiçbir reform yapılamadı. Uluslararası para sisteminin iyileştirilmesine yönelik hiçbir yeni fikir ortaya atılamadı. Kanımca bu durum Sarkozy’nin başarısızlığının tescilinden başka bir anlama gelmiyor. Ancak siyasetçidir. Hiç üzerine alınmayacağına eminim. Sarkozy’nin başarısızlığı