Advertisement

Bazı ekonomistler ve piyasa yorumcuları Türkiye ekonomisinin yüzde 5'lik platformdan yüzde 10'luk platforma doğru yükseldiğini söylüyorlar.
Kast ettikleri cari açık, enflasyon ve faiz düzeylerinin yakın geçmişte gözlenen yüzde beşlik seviyesinin şimdi yüzde onlara oturduğu.
Verilere baktığımızda bu gelişme açıkça gözleniyor.
■ Cari işlemler açığının milli gelire oranı 2005-2008 yılları arasında yüzde 5'lerde dolaşıyordu. Kriz gelip geçtikten sonra bu oran yükselmeye başladı. 2011 yılında yüzde 10'larda bir düzeye erişecek.
■ Tüketici fiyatları ile ölçülen enflasyon 2011 yılı başında yüzde 4.9 ve hatta mart ayında yüzde 3.99 iken, bu yıl sonunda yüzde 9 ya da 10 düzeyinde olacağı bekleniyor.
■ Faizler de aynı eğilimi sergiliyor. Merkez Bankası'nın faiz indirimleriyle yüzde 5.75'e indirdiği politika faizi, "koridorun açılmasıyla" yüzde 10'ları geçti.
Aslında yüzde 5 platformu Türkiye'nin erişeceği en gerçekçi ve kabul edilebilir bir düzey olarak düşünülebilir. Ben de böyle düşünüyorum.
Siyasetçilerin yapısı ile bizim piyasa dinamiklerini bir araya getirdiğinizde yüzde 3 ya da 4 gibi daha düşük düzeylerde cari açıklara ulaşmanın ya da enflasyon ile faizi yüzde 5'lerin altına getirmenin zor olduğu kanısındayım.
Böyle dönemlere ancak kriz zamanlarında rastlanabilir. Sürdürülmesi de zordur.
5-5-5 formülü ise Türkiye için gerekli ve fakat devamlılığının sağlanması kolay olmayan bir politika alternatifidir. Nitekim son yaşadığımız yüzde 5-5-5 düzeyinin ağırlığını taşıyamayıp, 10'luk düzeylere hareketlenmemizi bunun bir göstergesi olarak nitelendirmemiz gerekir.

TEKRAR GERİ GELMEK
Şimdiki soru ise geldiğimiz düzeyden aşağı inmeyi başarıp başaramayacağımız üzerine yoğunlaşmakta.
Gerek dünya konjonktürü gerekse hükümetin yaklaşımları yüzde 5 platformunu uzun süre yakalayamayacağımıza işaret etmektedir.
Cari açığı 60 milyar dolardan aşağı indiremeyeceğimiz Orta Vadeli Programda bile yer almaktadır.
Faizlerin, piyasanın zorlamasıyla geldiği bu düzeyden aşağıya yönelmesi enflasyonun düşmesine ve dış kaynakların Türkiye'ye hızlı bir biçimde akmasına bağlıdır. Böyle bir oluşumu şu aşamada kimse beklememektedir.
Dolayısıyla bundan sonraki gelişmeleri ve çizilecek yolu hesaplarken 10-10-10 platformunu dikkate almak daha gerçekçi olur kanısındayım.

***

Şimdi sıra Merkel ve Sarkozy'de
Avrupa Komisyonu ve finans piyasaları "ihtilal" yapıp seçimle gelmiş Papandreu ve Berlusconi hükümetlerini koltuklarından ettiler.
Kanımca bu sürecin bizdeki askeri darbelerden bir farkı yok. Bizde asker el koydu. Onlarda ise Avrupalı yetkililer ve piyasalar aynı şeyi yaptılar.
Aradaki fark Avrupalıların düşenleri hapse atmamaları. Ne de olsa bu gibi konulara bizden daha çağdaş yaklaşıyorlar(l).
Darbeye rağmen sorunlar çözülmedi. Daha da derinleşti. Merkel ve Sarkozy'nin baş sorumlular olduğunu düşünenlerin sayısı fazla.
Özellikle Merkel her öneriye nasıl "Hayır" derim diye sabah akşam mesai yapıyor. Sarkozy ise batmış Fransız bankalarıyla devletini kurtarmaya çalışıyor. Sadece kendini düşünüyor.
Bu nedenle ikisinin de yerine teknokratları getirmek "vaciptir". Avrupa'nın sorunları ancak böyle çözülür.