Advertisement

Avrupalı liderlerin yarın yapacakları toplantı öncesi piyasalarda olumlu bir hava oluştu. Nedeni Merkel, Sarkozy ve Geithner arasındaki ikili toplantılardan bazı bilgilerin medyaya sızması.
Sorunun vahametinin liderlerce anlaşıldığını gözleyen piyasalar, atılan adımlarla sıkıntılı ülkelerin borç sorununun çözüleceğine inanmaya başladılar.
Özellikle Avrupa İstikrar Fonu'nun (ESF) kuruluşunun öne alınması, bu kuruma banka statüsü verilerek Avrupa Merkez Bankası'ndan borçlanma olanağının sağlanması ve de en önemlisi Almanya'nın bu fonun arkasında durduğunun bilinmesi düğümü çözecek gibi görünüyor.
Sorunlu ülkelere 1 trilyon Euro'luk kaynak ayrılması gibi somut bir sonuç da piyasaları rahatlatıyor.

AYKIRI BİR ALMAN
Bunun bir yansımasını dün İstanbul'da yapılan bir toplantıda gözledim.
Finans Dünyası ve GYODER'in ortaklaşa düzenlediği konferansta önce Sermaye Kurulu Başkanı Vedat Akgiray, "iyi haberler gerçeğe dönüştükçe Türkiye'nin de bundan yararlanacağını, ancak bu sürecin biraz zaman alacağını" söyledi. Gerçekçiydi.
Daha sonra Avrupa Politik Araştırmalar Merkezi Direktörü Daniel Gros "ezber bozduran" bir sunum yaptı.
Chicago Üniversitesi'nden doktoralı, IMF, Avrupa Komisyonu ve çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışan Gros'un fikirlerine birçok Avrupalı yöneticinin değer verdiğini biliyorum. Kendisiyle beraber bazı düşünce kuruluşlarının toplantılarına katıldığımda değişik, bazen aykırı ve fakat gerçekçi yaklaşımlarını izlemiştim.
Alman olmasına karşın Avrupalı gibi düşünen nadir kişilerden birisi de Daniel Gros idi.
Tebliğinde Avrupa için bambaşka bir tablo ortaya koydu.
Gros'a göre sorun, AB ülkelerinin borç ödeme sıkıntısına düşmeyeceklerini varsayan Avrupa projesinden doğdu. Bu yapıya güvenerek finans kurumlarının kamulara açtıkları limitsiz krediler, o ülkelerdeki tüketimin artması sonucunu doğurdu. Bu da rekabetçi yapıları bozdu.
Kamu borç sorununun çözülmesi ve sorunlu ülkelerde tüketimin kısılması durumunda Avrupa'nın düşük de olsa istikrarlı büyüme sürecine girebileceğini söyleyen Gros, Euro Bölgesi'ndeki cari açık fazlası ve açığının toplamının sıfır olduğu dikkate alındığında Avrupa'nın kendi finansmanını sağlayacak bir durumda olduğunu belirtti.

FİNANS SİSTEMİ DÜZGÜN ÇALIŞIRSA
Bunun koşulu ise finans sektörünün düzgün çalışması. Bu durumda bölgedeki tasarruf fazlaları, az olan bölgelere akarak onların finansman sorununu çözecek.
"Örneğin, Almanya'daki kısa vadeli tahvil faizleri halen negatif. Finans sistemi sağlıklı bir biçimde çalışırsa Alman tasarrufçular daha cazip faizli İtalyan tahvillerini alarak bu ülkeyi finanse edebilirler."
Son gelişmeleri olumlu olarak niteleyen Daniel Gros, Avrupa İstikrar Fonu'nun doğru atılmış bir adım olduğunu da belirtmeden geçemiyor.
Ancak Avrupa için yeni bir anlaşma yapılmasına karşı. "Gereksiz" diyor. "Finans sistemi ve Avrupa İstikrar Fonu işletildiği takdirde halen geçerli olan anlaşma yönetişim sorunlarını halleder. Aksi halde bir sürü lüzumsuz tartışma çıkacak."
Anlaşılacağı gibi Almanların direnci biraz da olsa kırılınca ümitler yeşermeye başladı.
Sanırım bu defa dipten bir kez daha dönüp orta döneme bakma olanağını bulacağız.