Advertisement

Geçen hafta Bloomberg HT'den arkadaşlar, Arjantin ile Yunanistan'ı karşılaştıran bir grafik çizerek bana yorumlar mısınız diye ricada bulundular.
Televizyon yorumlarının sürati genelde fazladır. Düşünme aralığı dardır. Bu nedenle programda o anda düşündüklerimi dile getirebildim. Ancak daha sonra konu üzerinde biraz daha detaylı durunca yeni fikirler de oluşmaya başladı.
Bunları sizlerle de paylaşmak istedim.

BENZERLİKLERİ FAZLA
2009 yılının başında krize giren Yunanistan ile 1998 yılında sorunlarla karşılaşmaya başlayan Arjantin'in benzer yönleri oldukça fazla.
■ İkisinin de döviz kuru rejimi rekabetçi bir yapıyı yeniden oluşturmaya olanak tanımadı.
■ Sorunlarının temelinde bir türlü kapatılamayan kamu açıkları vardı. Bu açıkların önemli bir kısmı dışarıdan sağlanan kaynaklarla finanse edildi.
■ Her iki ülkenin de bankacılık sektörünün kriz karşısında güçlü olmadığı anlaşıldı.
■ Arjantin Merkez Bankası'nın rezervleri güçlü değildi. Yunanistan'ın rezervleri ise Avrupa Merkez Bankası'nın elinde olması nedeniyle sıfırdı.
■ IMF ya da diğer dış finansörlerin kamu harcamalarında kısıntı talepleri halkın tepkisi ile karşılaştı.
■ Özel bankalarla yapılan ve "saç tıraşı" diye adlandırılan mevcut borçların önemli kısmının silinmesi görüşmeleri uzadıkça uzadı.
■ Yunanistan'da geçici hükümet, Arjantin'de ise bağımsız maliye bakanı (Domingo Cavallo) durumu kurtarmak için işbaşına getirildi.

 

 

FARKLI YÖNLER

İki ülkeyi birbirinden ayıran en önemli fark, kanımca Arjantin'in AB ya da Euro Bölgesi gibi bir birliğe dahil olmamasıydı.
Kararları kendisinin vermesi, belli kurallara bağlı IMF istekleri karşısında tavrını belli etme özgürlüğü ve demokratik yapısı Yunanistan'dan farklıydı.
Ne var ki Arjantin dünya ekonomisi ve politik çıkarlar açısından önemli bir ülke değildi. Kolaylıkla feda edilebilecek ve bundan da büyük bir kitlenin fazla etkilenmesinin beklenmediği bir konumdaydı.
Ayrıca da Arjantinli yetkililer kendi vatandaşlarının dışarıya kaçırdıkları paraların günün birinde geri geleceğine inanıyorlardı.
Bir başka önemli fark da, Arjantin ekonomisinin üretime dayalı bir altyapısının olmasıydı. Yeniden büyüme ivmesi kazanması için gerekli sanayi ve hizmet sektörlerine sahipti.
Yunanistan ise turizm ve gemicilik dışında reel sektörü olmayan bir ekonomiydi.
Arjantin'in borcu 180 milyar dolardı. Yunanistan ise bunun 2.5 misli fazla bir borçla krize yakalandı.
Sonunda Arjantin kriz ile karşılaştıktan 10 çeyrek dönem (2.5 yıl) sonra, artık bıçak kemiğe dayandığında, borçlarından 100 milyar doları "ödemiyorum" dedi.
Ülke içinde büyük bir kargaşa yaşandı. Aradan ancak 1.5 yıl geçtikten sonra büyüme artı değerlere ulaştı. İvmesini artırarak bugünlere kadar geldi
Olan Arjantin'e para kaptıran yatırımcılara oldu. Kimse Arjantin'e para vermek istemedi.
Hâlâ da vermiyor.
Grafikte dikkati çeken bir nokta da, Yunanistan'da bıçağın kemiğe dayanmasına az bir zaman kalmış görünümünü vermesi.
Euro Bölgesi'nin diğer üyeleri "Artık buradan çık, git" derlerse, Arjantin olayından hareketle, Yunanistan durumu iki yılda toparlar. Tabii borçlarının en az yüzde 70'ini ödemiyorum demesi de şart.